Silivri’deki yerel gazeteciler olarak çoğunuzun bilmediği çok farklı bir çalışma sistemimiz var. Silivri’yi bir ülke olarak düşünüyoruz. Kaymakamı bu ülkenin cumhurbaşkanı, belediye başkanını başbakan, milli eğitim müdürü, emniyet müdürü, tarım müdürü gi

Silivri’deki yerel gazeteciler olarak çoğunuzun bilmediği çok farklı bir çalışma sistemimiz var.

Silivri’yi bir ülke olarak düşünüyoruz. Kaymakamı bu ülkenin cumhurbaşkanı, belediye başkanını başbakan, milli eğitim müdürü, emniyet müdürü, tarım müdürü gibi daire müdürleri ülkenin bakanları, siyasi parti ilçe başkanlarını da genel başkan olarak kabul ediyoruz.

Bizler de ülkenin gazetecileriyiz…

İşte sistem bu…

Ve bu sistem kapsamında; ulusal basın cumhurbaşkanını nasıl takip ediyorsa biz de kaymakamı öyle takip ediyoruz. Ulusal basın başbakanı hangi ölçüler dahilinde takip ediyorsa, biz de belediye başkanını aynı ölçüler dahilinde takip ediyoruz.

Fakat bütün bunların yanında oturtmayı şahsen çok istediğim ancak bir türlü oturtamadığım bir sistem daha var.

O da şu:

Silivri’de benim gibi görev yapan ortalama 10 ila 15 civarında gazeteci var. Bizler, görevimiz gereği ilçe protokolünün birer mensuplarıyız. O nedenle, giyimimize, kuşamımıza, sakal traşımıza dikkat etmemiz gerekiyor. Bir toplantıya veya sosyal ortama gidildiği zaman; Emniyet Müdürü, Milli Eğitim Müdürü, ilçenin Cumhuriyet Savcısı nasıl bir kılık kıyafetle toplum içerisine dahil oluyorsa bizim de o kıyafetten aşağısını kendimize yakıştırmamamız gerekiyor.

Mutlaka ki takım elbise giyip kravat takmamız şart değil; ancak spor giyinmenin de bir adabı vardır.

Bu konu oldukça önemli ve mesleğimizin dolayısıyla bizlerin sosyal statümüzün belirlenmesi ile ilgili bir konudur.

Ancak iş sadece giyinmekle ve kuşanmakla bitmiyor…

Adab-ı muhaşeret, nezaket, oturayı kalkmayı  ve konuşmayı bilmek de önemli.

Şimdi Cem bunları niçin yazıyor diye merak edenleriniz olacaktır…

Sevgili Silivrililer,

Maalesef bazı arkadaşlarımız yüzünden zaman zaman şıracı-bozacı muamelesi görüyoruz. Mesleğimizin sosyal statüsü ivme kaybediyor. Örneğin, adamın biri ütüsüz pantolonla, kafasını gözünü yıkamadan, dahası afedersiniz dişlerini  bile fırçalamadan haber yapmaya gelip bizimle birlikte ortama giriyor.

Bir yemek davetine katılıyorsunuz; bir bakıyorsunuz ki basın masasında bizimle birlikte oturan kadın gazeteci fotoğraf makinesini bırakarak gidip protokol masasının önünde gerdan kırıp göbek atmaya başlamış…

Bunu daha geçen gün gözlerimle gördüm ve şaşkınlıktan kafam gövdemden ayrılacaktı.

Siz hiç tapu müdürünün, belediye meclis üyesinin veya bir doktorun görevi bırakıp ortaya çıkarak şıkır şıkır göbek attığını gördünüz mü?

Ama bizimkiler atıyor…

Ve o nedenle de gazetecilik mesleğinin Silivri’deki sosyal statüsü yerlerde geziniyor.

Ve şimdi bu satırları okuyanlardan şunu rica ediyorum.

Bizim aramızda siyaset yapanların topunu cebinden çıkartacak kalitede insanlar da var.

O nedenle lütfen hepimizi yukarıdaki örneklerle aynı kategoride değerlendirmeyin. Her ne kadar kendisini takdir etmesek de geçtiğimiz aylarda aramızdan bir milletvekili çıktı.

Ve inanıyorum ki bir gün mutlaka içimizden bir belediye başkanı da çıkacaktır…

Özcan Başkan kızmasın ama 2019’da koltuğunu bir gazeteciye devretmek durumunda kalabilir...