Görgüsüzlük bazen yakalatır...
İşadamlarının ve müteahhitlerin birçoğunun belediyelere işi düşer…
Belediye başkanları bu tür zengin insanların işlerine yardımcı olmak için onlardan çeşitli karşılıklar talep eder.
Ne gibi karşılıklar talep edilir?
Örneğin; belediyeye nakit para bağışı istenir. Ve bu bağış makbuzlandırılarak belediyenin resmi bütçesine dahil edilir.
Bu etik bir yöntemdir…
Yine bazı iş insanlarına yapılan kıyakların karşılığı olarak belediyeye araç bağışı yapılması talep edilir. Alınan araçlar belediyenin resmi envanterine dahil edilir.
Veya ilçedeki okulların vs eksiklerinin tamamlanması talep edilir.
Bütün bunlar etik ve doğru davranışlardır.
Ancak bir de bunların yanında maazallah, evlerden ırak açıktan para talep eden belediye başkanları vardır.
Bu başkanlar; iş insanlarına sağlanan kolaylıkların karşılığında açıktan para alarak ceplerine atıverir.
Bu tür işler Türk Ceza Kanunu açısından suçtur ve rüşvet-irtikap kapsamındadır.
Belediye başkanlarının bir bölümü bunu saklar ve çevresine belli etmez. Bazıları ise zaaflarına yenik düşer. Bu paralarla; ultra lüks sitelerde saray yavrusu evler satın alır ve çok aşırı pahalı markalardan alışveriş yapar. Lüks bir yaşantı sürmeye başlar.
Bazıları o kadar görgüsüz ve sonradan görmedir ki; örneğin bir tişörte 50 bin, bir terliğe 100 bin, ayakkabıya 150 bin, cekete 200 bin TL ödeyerek aşırı pahalı markaların logoları içeren kıyafetlerde gündüz feneri gibi ortalıkta dolaşmaya başlar.
Hafta sonları ultra lüks ve pahalı mağazaları kapatarak bir milyon, iki milyon ve üç milyon gibi rakamlar harcayarak alışveriş yapar. Bavul bavul kıyafetleri adamlarına taşıtır.
Markalara yatırılan bu paralar aslında halkın parasıdır…
Fakir fukaranın parasıdır…
Tüyü bitmemiş yetimin parasıdır…