Hafta başı facebook’ta bir paylaşım yapıldı.
Karın ve tipinin en yoğun olduğu bir anda Yeni Mahalle ile Gazitepe arasında bulunan tepede başıboş vaziyette yiyecek bulmaya çalışan dört beş tane at fotoğrafı yayımlandı.
Fotoğrafı yayımlayan vatandaşımız; Silivri Kaymakamı Faruk Bekarlar, Belediye Başkanı Özcan Işıklar, ben ve bazı gazeteci arkadaşlarımızı da etiketleyerek atların çaresizliğine dikkat çekmeye çalışmış.
Konuyu araştırdığımızda, bölgede bulunan Roman çadırlarında kalan vatandaşların, yük taşımacılığı için kullandıkları atların bakım masraflarından tasarruf etmek için onları zorlu kış koşullarında doğaya salarak kendi hallerine terk ettiklerini öğrendik.
Üzüldük…
İçimiz acıdı…
Gazeteci arkadaşım Müge Cesur ile ayrı ayrı haberini yaptık.
Ve hemen ertesi gün Silivri Kaymakamı Faruk Bekârlar, İlçe Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü’ne talimat vererek olaya müdahale etti.
Çevredeki çiftliklerden temin edilen nakil araçları ile bölgeden alınan atlar, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin büyükbaş hayvan barınaklarına gönderildi.
En azından şu dakika itibarıyla önlerinde yemleri ve suları var.
Artık dondurucu soğuk ve tipi altında değiller.
Emeği geçen, duyarlı davranan herkesten Allah razı olsun...
Sevgili Silivrililer,
Bizler Silivri’nin gazetecileriyiz.
Çevremizde yaşanan her şey bizi ilgilendiriyor ve aynı zamanda sorumluluk yüklüyor.
Bu zavallı atların durumunu haber yaparak kamuoyu duyarlılığını arttırdığımızı ve yetkililerin önlem almasını hızlandırdığımızı düşünüyoruz.
Tabi Silivri’deki yerel medya sadece ben ve Müge’den ibaret değil.
Bir de her fırsatta “efendim biz Silivri’nin günlük yayın yapan tek gazetesiyiz” diye bas bas bağıran bir Hürhaber Gazetesi var.
Peki bu zavallı atların durumu ile ilgili olarak Hürhaber gazetesinde tek bir satır haber veya yazı görebildiniz mi?
Görmezsiniz…
Niçin göremezsiniz biliyor musunuz?
Çünkü bu zavallı atların Hürhaber’e verecek parası yok…
Hürhaber’in de böyle şeylerle uğraşacak zamanı yok.
Hep söylüyorum; Hürhaber zengini sever…
Zengin işadamlarını “aman efendim şöyle başarılı, böyle iyi, melek gibi bir insan, karakter abidesi” diye ambalajlayarak göklere çıkarmaya bakar Hürhaber…
Silivri sınırları içerisinde nerede bir zengin varsa Hürhaber onun yanındadır.
Garibanla işleri olmaz…
Ondan sonra “..efendim biz Silivri’nin gazetesiyiz..”
Değilsin kardeşim, değilsin…
Her geçen gün biraz daha inanılırlığını ve güvenilirliğini yitiriyorsun.
Doğruları yazmak yerine para verenlerin düdüğünü çalmaya devam ettiğin sürece sen Silivri’nin gazetesi falan olamazsın.
Ancak işte böyle sadece belirli insanların okuduğu “protokol bülteni” olarak para toplayabildiğin sürece yoluna devam edersin sadece…
Şimdi gelelim Hürhaber’den daha önemli olan konuya.
Yani o zavallı atlara…
“İleri demokrasi” işte budur.
Sadece insanların değil, hayvanların da mutluluğu için gerekli tedbirlerin alınmasının; en azından Silivri’de zihniyet anlamında ileri demokrasi uygulamaları yapılması anlamına gelmeye başladığını düşünüyorum.
Bakın burada “hayvanların sağlığı” demiyorum dikkat ederseniz; “hayvanların mutluluğu” diyorum.
Çünkü sağlıkları için zaten tedbir almak devletin görevi.
Ancak hayvanların mutluluğunu da düşünen ve bu konuda tedbir alarak uygulama yapan bir noktaya gelmeye başladıysak; inanın ki bu çok ama çok önemli bir gelişmedir.
Silivri’nin bulunduğu nokta, ülkemizin genel standartlarının çok çok üzerindedir.
Tabi şimdi bu olay karşısında “İnsanlar bitti de hayvanlar mı kaldı” diyecek olan kafa yapısına da şunu söylemek istiyorum.
Hiç kimse merak etmesin ki bu “ileri demokrasi” zihniyeti er geç bir şekilde hepimizin hayatına dokunacaktır.
Dokunmayacağını düşünenlerin de zaten hayata bakış açılarında bir gariplik var demektir.
O atlara yardım edilmesinden dolayı mutluluk duyamayanlar varsa; inanın ki onların çürük kafalarına acıyorum.
Allah yardımcıları olsun...