Rahmetli tulûat ustası İsmail Dümbüllü’yü bilir misiniz? Bilen vardır, bilmeyen vardır… Bu yazıyla alakası ne derseniz anlatıyorum efendim…

Siyasi oyunları ortaya çıkarmayı, kurnazca planları bozmayı ve bu işlere çomak sokmayı çok seviyorum…

Volkan Yılmaz, Silivri’de “belediye başkanı” çıtasını oldukça yukarılara taşıdı…

Statükocu yerel siyasetçiler bu durumdan aşırı derecede rahatsız…

Özellikle CHP’liler, mızıkçı çocuklar gibi; “belediye başkanı mutlaka bizden olmalı, ayyaş da olsa, kumarbaz da olsa, başarısız da olsa mutlaka bizden olmalı” mantığına sahip…

CHP İlçe Başkanı Berker Esen, dün basın toplantısı düzenledi. Belediye meclis üyelerinin ve parti yöneticilerinin bir bölümünü yanına alan Esen; çeşitli kelime oyunları ve çarpıtmalarla güya Volkan Yılmaz’ı eleştirmeye çalıştı.

Eleştiri demokrasinin vazgeçilmezidir. Ancak isabetli olursa değerlidir...

Hani “denizin üzerinde yürümek gibi bir mucizeyi gerçekleştirsem ‘yüzme bilmiyor’ diyecekler” şeklinde sitem repliği vardır. Aynı o mantıkla Yılmaz’a kelime oyunları içeren eleştiriler yöneltti.

Bu şekilde ciddiye alınırlıklarını tartışmaya açıyorlar ancak farkında değiller... CHP, Silivri tarihinde hiçbir zaman bu kadar çaresiz duruma düşürülmemişti…

Şimdi size Silivri'deki CHP yöneticilerinin Yılmaz’ı yıpratmak için uyguladıkları son oyunu detaylarıyla anlatıyorum…

Biliyorsunuz geçtiğimiz Cuma günü CHP Grubu; belediye meclisini terk etmişti.

Şimdi bu olayı hatırlayalım ve gözden geçirelim…

"2024 mali yılı performans programı ve bütçesi ile ilgili plan ve bütçe komisyonu raporunun görüşülmesi" için toplanan belediye meclisinde; Özcan Işıklar dönemi ile karşılaştırmalı olarak rakamların sunumu yapıldıktan sonra CHP, AK Parti ve MHP grup temsilcileri birer konuşma gerçekleştirdi.

Volkan Yılmaz, hepsini sessizce dinledi… Ve arkasından eleştirileri cevaplarken CHP sıralarından sataşmalar ve laf atmalar başladı.

Yılmaz, “ben sizi saygıyla dinledim, lütfen siz de benim sözümü kesmeyin ve dinleyin. Eğer yeniden konuşmak isterseniz söz alarak konuşursunuz” cevabını verdi.

CHP sıralarından “dinlemek zorunda değiliz” sesi yükseldi…

Yılmaz da “o zaman dışarı çıkacaksın… Buyurun, kapı açık, gelene de açık, gidene de açık” dedi…

CHP’liler de bunu fırsat bilerek topluca meclis salonunu terk etti…

Şimdi şöyle yapalım; bu satırları okuyan değerli okuyucularım, lütfen bir an için herhangi bir toplantıda yönetici olarak bulunduğumuzu farz edelim.

Size yapılan eleştirileri sessizce dinlediniz, notlar aldınız ve cevap veriyorsunuz. Ancak birisi devamlı olarak laf atıyor...

Bu durumda ne yaparsınız?

lütfen dinleyin, eğer söyleyecekleriniz varsa konuşmanın sonunda söz alır konuşursunuz” der misiniz, demez misiniz?

Ben olsam aynen bunu derdim...

Peki “dinlemek zorunda değiliz” cevabı verilse o zaman ne yaparsınız?

Toplantının kuralı var, kaidesi var; bu sefer de "dinlemek istemeyen dışarı çıkabilir" diye konuşuruz...

CHP’liler, dünkü basın toplantısında bu şekilde bir oyun çevirip “vay efendim Volkan Yılmaz despoott, vay efendim Volkan Yılmaz baskıcııı” şeklinde feveran ederek resmen tiyatro oynadı…

Amaç ne?

Amaç; seçim öncesi Volkan Yılmaz’ın imajını zedelemek… Halk tarafından "despot" (!) zannedilmesini sağlamak... 

İşin içerisinde mutlaka  Zeki Alasya - Metin Akpınar, mutlaka İsmail Dümbüllü olması gerekmiyor…

CHP yöneticileri Silivri'de siyaset falan yapmıyor…

Çaresizlikten bildiğiniz tiyatro oynuyor…