36 yıllık gazetecilik hayatımda kaç arkadaşımı küstürdüğümü hatırlamıyorum...

Silivri, gazetecilik açısından oldukça verimli bir kasabadır.

Silivri’de gazetecilik yapmanın keyifli ve dertli tarafları vardır.

Şimdi gelin bu konular hakkında biraz sohbet edelim.

Haber ve makale birbirinden farklı iki ayrı gazetecilik faaliyetidir.

Haber; somut olgulara dayanmalı ve yayınlandığı an için görünen gerçeği içermelidir. Örnek vermek gerekirse; herhangi bir suçtan dolayı mahkemede yargılanarak mahkum edilen bir şahıs için “suçu işledi” diye yazamazsınız. Doğrusu “yargılanarak mahkum oldu” ifadesinin kullanılmasıdır. Çünkü somut gerçek budur… Gazeteci müneccim değildir, gerçeği tahmin ederek bilemez. Mahkeme kararı gibi somut verilere göre hareket etmelidir. Kişinin “yapmadım, iftiraya uğradım” demesi (ki hapishanelerdeki insanlara gidip sorduğunuzda tamamı iftiraya uğradığını söyler) haberin yapılmasını engellemez. Az önce belirttiğim gibi haberde de “yaptı” değil; “mahkum oldu” ifadesini kullanırız. Çünkü görünen gerçek budur…

Makale; yazarının düşüncelerini içerir. Düşünceler görecelidir. Doğruluğu elbette tartışılır ve tartışılmalıdır da…

Herkes, tornadan çıkmış gibi aynı düşüncelere sahip olamaz.

Dolayısıyla bir makalede belirtilen düşüncelere toplumun tamamının katılması mümkün değildir.

Kaldı ki bir makalede deklare edilen konular insanların bir bölümünü rahatsız edebilir.

Etmelidir de…

Bazı kişilerin maddi veya manevi menfaatlerini bozabilir.

Bozmalıdır da…

Herkesin ortak bir şekilde hoşuna gidecek ve kimsenin rahatsız olmayacağı şeyleri yazarsak popülist davranmış ve gazeteciliği savsaklamış oluruz.

Örneğin; “sevgi ne kadar güzel bir şey, keşke herkes birbirini sevse” diye makale yazmak, haksızlıkları görmezden gelmek, bunları duyurmamak; gazeteciliği savsaklamaktır.

Ölen birinin ardından; “şöyle şöyle olaylara karışmıştı” diye yazılabilir. Topluma hatırlatma yapılabilir. Ölenin ailesinin veya kendisiyle menfaat bağı olanların rahatsızlık duyması gazeteciliği engelleyemez. Altın kural; toplumsal menfaatler ile kişisel menfaatlerin çatışması durumunda; toplumsal menfaatlerin üstün geleceğidir.

Yine aynı şekilde suç işleyerek insanlara zarar veren ve bu nedenle yargılanarak mahkum olmuş birinin haberinin yapılması doğal olarak o kişinin ailesini rahatsız edecektir. Burada da kişisel menfaatlerle toplum menfaatinin çatışması durumu söz konusudur ve toplum menfaatleri tercih edilmelidir.

Gazetecinin birinci görevi haksızlıkları yazmaktır…

İkinci görev; bilinmeyenleri ortaya çıkartmak, saklanan gerçekleri gözler önüne sermektir…

Üçüncü görev; çeşitli konular hakkında değişik fikirleri okuyucuya ulaştırmaktır…

Bundan sonrası sosyal yaşam ve magazin haberlerine girer. İsteyen istediği şekilde yapabilir.

Silivri halen kasaba ruhunu kısmen muhafaza ediyor. İnsanlarla devamlı olarak yüz yüze bakıyoruz. Hakkında iyi veya kötü haber yaptığımız, makale yazdığımız kişilerle ertesi gün yine yüz yüze bakıyoruz.

Yeri geliyor arkadaşlarımızı küstürüyoruz…

Bu nedenle “gazeteci” toplumun bir bölümü tarafından “kızılan ve sevilmeyen” insan haline gelebilir.

Bu da mesleğimizin bedelidir…