Sevgili Silivrililer, Bu yazı Silivri'de yaşayan çocuklarımızın sağlığı ile ilgili bir yazıdır. O nedenle lütfen mümkün olduğunca dikkat ederek okuyalım. İnsan sağlığı her şeyden önemlidir. Özellikle de gelişme çağındaki çocukların beslenmeleri, ileri

Sevgili Silivrililer,

Bu yazı Silivri'de yaşayan çocuklarımızın sağlığı ile ilgili bir yazıdır. O nedenle lütfen mümkün olduğunca dikkat ederek okuyalım.

İnsan sağlığı her şeyden önemlidir.

Özellikle de gelişme çağındaki çocukların beslenmeleri, ileriki yıllarda oluşacak sağlık sorunlarının temellerinin atılması açısından büyük önem taşımaktadır.

5 yaşından 18 yaşına kadar gelişme çağının tam anlamıyla içerisinde olan çocuklarımızın beslenme alışkanlıklarının ana kaynağını okul kantinleri oluşturuyor. Kuyruk yağından yapılan ve adına hamburger köftesi denilen etler, bol yağlı patates kızartmaları  ve kanserojen kimyasal maddelerle refine edilmiş ekmekler çocuklarımızın önde gelen menüsü haline geldi.

Evet geçtiğimiz yıl Sağlık Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı'nın işbirliği ile okul kantinlerinde hamburger ve kola satılması yasaklandı. Ancak bu ürünleri kantinde bulamayan öğrenciler okul çevresindeki büfelerden alıp tüketmeye devam ediyor.

Gelelim çocuklarımızın yediği ekmeye... Fırından aldığımız o bembeyaz ekmeğin ne kadar zararlı olduğunu kaç kişi biliyor acaba? Kanserojen içerik taşıyan kimyasal beyazlatıcıları mı anlatsam, yoksa ekmeğimizin mideye inmesi ile birlikte hızla kana karışarak vücut dengelerini kalıcı olarak alt üst etmesini mi anlatsam.

Çevremizde kalp krizi geçiren insanları hep duyarız ya; işte gelişme çağındaki çarpık beslenmelerinin sonucu meydana geliyor bu kalp krizleri...

Peki evlatlarımızın sağlıklarını korumak için ne yapmalıyız?

Somut ve etkili adımları nasıl atmalıyız?

Laf salatasını bırakıp işe yarayacak şekilde elle tutulur, gözle görülür ve daha hızlı sonuç alınır önlemleri nasıl almalıyız?

Silivri, şu andaki ortalama nüfusu 200 bine yaklaşan bir ilçe. Ve yukarıda anlattığım konularla ilgili olarak etkili ve somut önlemler almak da yerel yönetimin görevleri arasındadır.

Buraya kadar doğru mu?

Doğru...

O zaman hemen Belediye Başkanı Özcan Işıklar'ın bu konuda ne gibi çalışmalar yaptığını inceleyelim.

Geçtiğimiz Cuma günü Silivri Belediyesi'nden bir davet aldım. Okul kantinlerinde ruşeymli ekmekten başka bir ekmek çeşidi satılmamasını sağlayabilmek amacıyla İstanbul Kantinciler Odası ile imzalanacak olan sözleşmenin imza törenine katılmam istendi.

Davete uydum ve törene katıldım.

Silivri Belediyesi, geçtiğimiz yıl belediyenin halk ekmek fırınında ruşeymli ekmek üretimine başlamıştı. Ve bu yıl da İstanbul Kantinciler Odası ile sözleşme imzalanarak; Silivri sınırları içerisindeki bütün okul kantinlerinde sadece ruşeymli ekmek satılması zorunlu hale getirildi.

Ruşeymli ekmek nedir?

Buğdayın rafine edilerek beyaz un haline getirilmesi sırasında o beyaz görüntünün ortaya çıkabilmesi için kimyasal maddeler kullanılarak ayrıştırılan ve atılan embriyosunun adıdır ruşeym.

Ve son yıllarda yapılan çalışmalar sonucunda buğdayın en faydalı kısmının da ruşeym adı verilen bölümü olduğu ortaya çıkmıştır.

Beyaz ekmek; gelişme çağındaki çocuklar için hayati derecede zararlı, ruşeymli ekmek ise hayati derecede faydalıdır.

Kendisi de halen üniversite öğrencisi iki çocuk sahibi olan Özcan Işıklar, geliştirdiği bu proje ile Silivri'deki okullarda ekmek tüketimine müdahale ederek sağlığa zararlı tüketimi sağlığa faydalı tüketim haline getirdi.

Şimdi Sezar'ın hakkını Sezar'a vermek gerekiyor.

Bir Silivrili olarak övünerek söylüyorum ki; bu proje ilk kez Silivri'de uygulanmış ve bütün Türkiye'ye örnek olması gereken bir projedir.

Bu tarz çalışmalar, gelecek kuşaklarının sağlıklarını etkileyecek ve hatta hayat kurtaracak çalışmalar olmasına rağmen, belediye başkanlarına puan kazandıran çalışmalar değildir aslında. Kimsenin de dikkatini çekmez. Böyle şeylerle uğraşacağınıza iki tane sokağın asfaltını yenileseniz daha fazla oy kazanırsınız.

İşte Özcan Işıklar böyle şeylerle uğraşıyor. Sessiz ve derinden gidiyor. Kıymeti ancak uzun yıllar sonra anlaşılabilecek işler yapıyor.

Sokağa çıktıkları zaman Başkan'ı görmek isteyen ve göremedikleri için kızan, bu nedenle de Işıklar'ı "insan içine çıkmamakla" eleştirenlere şunu söylemek istiyorum;

Ağalar, beyler, lütfen bir kere daha düşünün. Her dakika şov yapan bir belediye başkanı mı istersizin, yoksa çocuklarınızın hayatını kurtaran bir belediye başkanı mı?

Daha hala ne anlatmak istediğimi anlayamadıysanız o zaman lütfen bu yazıyı baştan bir kere daha okuyun.

Bizim meslekte, yani gazetecilikte; siyasetçileri eleştiren ve yerden yere vuran yazılar daha fazla pirim yapar aslında. Eleştirdikçe daha popüler olursunuz kamuoyu nezdinde.

Ancak bir parça vicdan sahibiysek şov yapacağız diye yapılanları görmemezlikten gelemeyiz.

Bu yazıyı da asla Işıklar'ı övmek ve göklere çıkarmak için yazmadım.

Ama kör değilim, cahil değilim. Allah göz de vermiş beyin de vermiş. Baktığım zaman ne yapıldığını görüyorum ve gördüğümü de yazıyorum.

Benim de işim bu...