Pandemi önlemleri dolayısıyla bugün ve yarın evlerimizdeyiz…
Böyle günlerde siyasete ara vererek çocukluğumda yapmış olduğum yaramazlıklardan bahseden yazılar yazdığım zaman çok olumlu geri dönüşler alıyorum.
O nedenle “yoğun istek üzerine” yine böyle bir anımı anlatacağım…
Rahmetli babamın memuriyeti dolayısıyla ilkokulu İstanbul’da Kadıköy Moda İlkokulu’nda okudum.
Tabi ki sınıfın en yaramazıydım…
İlkokul öğretmenim Ülkü Karatekin az kahrımı çekmemiştir...
Bu vesileyle kendisine de bir selam gönderiyor ve ellerinden öpüyorum…
Yıl 1979…
İlkokul birinci sınıfı tamamlamak üzereyiz. Yaz tatiline girmeye birkaç gün kalmış…
Gelenek olduğu üzere toplu fotoğraf çektireceğiz…
Her okulda aynı şey yapılır aslında. Okulun uygun bir köşesinde öğretmenimizle birlikte merdivenlere dizilerek fotoğrafçıya poz veriyoruz.
Ben en ön sıradaydım…
İşte tam o sırada aklıma bir yaramazlık geldi…
Herkes gibi efendi efendi poz vermeyi kendime yakıştıramadım…
Sağ elimde (güya çaktırmadan) nah işareti yaptım…
Fotoğrafçı hemen fark etti ve “evladım indir elini çok ayıp” dedi…
Ben önce elimi indirdim; ancak daha sonra adamın dikkatini objektif ayarlarına vermesini fırsat bilerek bir daha yaptım…
Klik diye bir ses duyuldu ve fotoğraf çekilmişti…
Birkaç gün sonra fotoğraflar geldi…
İlk fırçayı tabi ki Ülkü Öğretmenim'den yedim…
Sınıfta dağıtılan fotoğrafı eve götürmedim. Ancak nasıl olmuşsa fotoğraflardan bir tanesi dönmüş dolaşmış ve benden önce eve ulaşmıştı…
Aslında annem uzun süre söylendikten sonra utanarak o fotoğrafı sakladı. Ancak ben yıllar sonra saklandığı yerden buldum.
Şimdi herkese gösteriyorum…