Siyaset öyle bir şeydir ki; çoğu kez zirvede kalabilmek için en yakın arkadaşlarınızı yemek zorunda kalırsınız.
 
Aynı piranha balıkları gibi...
 
 
Sevgili Silivrililer,
 
Şimdi hepinize şu soruyu yöneltmek istiyorum.
 
Size göre Özcan Işıklar, niçin Bora Balcıoğlu’nu siyaseten besleyip büyüterek bu noktaya getirdi?
 
Kendisine söz verdiği şekilde zamanı gelince belediye başkanlığını devretmek için mi?
 
Yoksa iktidarını devam ettirebilmek amacıyla bir süre kullanıp, daha sonra günü geldiğinde yiyebilmek için mi?
 
Bu konuyla ilgili olarak gözlemlerimi ve tahminlerimi içeren bir analiz hazırladım.
 
Sizden analizimi okumanızı ve kendi fikirlerinizle birlikte değerlendirmenizi rica ediyorum.
 
 
Çok Değerli Okuyucularım,

Işıklar’ın yıllar boyunca belediye başkanlığı koltuğuna yapışma arzusunu perdeleyebilmek için çevresine karşı “tehlikesiz” bir “sahte veliaht” göstermesi gerekiyordu.
 
Ve bu amaçla kendisine hem kolay kandırabileceği, hem insanları oyalayabileceği bir isim ayarladı.
 
İşte bu isim; Bora Balcıoğlu'ydu...
 
Balcıoğlu, ilk zamanlar pespembe rüyalar içerisinde Işıklar’ın kendi üzerinden kurguladığı oyuna inanmış durumdaydı.
 
Şimdilerde ise yavaş yavaş bazı şeylerin farkına varmaya başlamış da olsa; yine büyük bir hevesle Özcan Işıklar’ın 2019 yılında yeniden aday olamamasını ve CHP adayı olarak kendisini işaret etmesini bekliyor.
 
Suyu geçene kadar; Işıklar’ın bir dediğini iki etmiyor. Onu kızdıracak diye adeta ödü kopuyor...
 
 
Sevgili Silivrililer,
 
Balcıoğlu’nun en çok dikkat çeken üç özelliği var.
 
1- Efendi bir insan olması

2- Saygılı bir insan olması

3- Toplum tarafından sevilmesi
 
Buraya kadar kimsenin bir itirazının olacağını zannetmiyorum.
 
Ancak unutmayalım ki vakit geldiğinde “sevgi pıtırcığı” seçilmeyecek; koskoca Silivri’yi geleceğe hazırlayan bir “belediye başkanı” seçilecek.
 
Dolayısıyla “efendi ve sevilen birisi olmak” bu göreve getirilme kıstasları açısından ne kadar yeterli diye sorgulanacak.
 

Evet, şimdi isterseniz Bora Balcıoğlu’nu bir de nitelik ve nicelik olarak da inceleyelim.
 
Balcıoğlu’nun vizyonu Silivri’yi geleceğe hazırlamaya ne kadar uygun?
 
Proje adamı olabilme özelliği nerede?

Silivri’yi geleceğe taşıyabilecek vizyonu ve bilgi potansiyeli hangi boyutlarda?

Tahsili ve genel kültürü hangi düzeyde?..
 
Kaldı ki Balcıoğlu’nun muhtemel bir adaylık ihtimali; 2009 seçimleri öncesinde MHP saflarında bulunuyor olmasından dolayı CHP içerisindeki sol ve alevi kesimi de oldukça rahatsız edecektir.
 
İşte Özcan Işıklar bunların hepsini hesap ettikten Balcıoğlu’nu “sahte veliaht” olarak ortaya sürdü.
 
Adeta bir tilki kadar kurnaz olan Işıklar, bütün bu nedenlerden dolayı şu anda bulunduğu noktadan bir adım bile daha ileriye gidemeyeceğini düşündüğü için Balcıoğlu’nu partisine karşı “veliaht” havası vererek empoze ediyor.
 
Partililerini sahte veliahtla oyalarken,  kendisini de aklı sıra “alternatifsiz” (!) kategorisine sokmayı planlıyor.
 
Yani, oldukça sinsi bir şekilde Silivri’nin kaderini kendisine mecbur bırakacak bir ortamı oluşturmaya çalışıyor...
 
Yukarıda anlattığım sebeplerden dolayıdır ki;  Işıklar’ın uzun vadeli stratejik hedefi Balcıoğlu’nun önünü açmak değil tam tersine kapatmaktır...
 

Tabi evdeki hesap her zaman çarşıya uyacak mı onu da yaşayarak göreceğiz.
 
Asla alternatifsiz olması mümkün bulunmayan Özcan Işıklar’ın da şu özellikleri var:

Dışı cilalı, ancak içi boş...

Laf bol ancak icraat yok...

Özgeçmişini okuduğunuz zaman; tarih mezunu, şu kadar yıl belediyecilik yapmış, şu vizyona sahip, bu vizyona sahip diye yazıyor.

Ancak kutuya açınca çok farklı bir Özcan Işıklar ile karşılaşıyorsunuz...
 
Aydınlık yarınlara yelken açmaktan bahsediyor; fakat fırsat bulduğunda Bulgaristan’a yelken açıyor.

Size inovasyon diyor, ancak kendisi kumarasyona gidiyor...

İnsani değerlerden bahsediyor; ancak kulaklarından bile kibir fışkırıyor.
 
Dahası; siyaset sahnesinde en yakınlarına bile fıldır fıldır yalan söylüyor...

Maşallah adeta bir yalan fabrikası gibi çalışıyor...
 
 
Şimdi dönelim tekrar, Işıklar’ın CHP içerisinde veliaht (!) işaret etme meselesine...
 
Öncelikle Işıklar’ın partisine bir başka siyasetçiyi “işaret etme erki" var mı ona bir bakalım.

Işıklar, kişisel tabanı olmayan ve gücünü makamdan alan bir siyasetçi.
 
Yani altından belediye başkanlığı koltuğunu çekip aldığınız zaman tek başına Özcan Işıklar olarak topluluklara dayanan herhangi bir siyasi gücü yok.
 
Kendisini siyaseten ayakta tutan tek dayanak, şu andaki mevcut belediye başkanı olması.
 
Özcan Işıklar, hiçbir zaman Silivri’nin ufkunu açan bir belediye başkanı olamadı.
 
Görev yaptığı yedi yıla baktığımız zaman söz verdiği projelerini gerçekleştiremedi.
 
Vaatlerini yerine getiremedi.
 
Bol bol konuştu...
 
Konuşurken bile hep aynı cümleleri tekrarladı.
 
Aydınlık yarınlara yelken açmaktan bahsetti...
 
Bol bol inovasyon dedi...
 
İnsanı insan yapan değerleri diline doladı...
 
Işıklar, öcülerden ve umacılardan medet uman bir kasaba politikacısıdır.
 
Şimdiye kadar tutunduğu tek bir dal oldu.
 
O da “beni seçmezseniz AK Partili bir belediye başkanı gelir” korkutması...
 
Evet, Özcan Işıklar şimdiye kadar Silivri seçmeni karşısında AK Partili bir belediye başkanı seçilme ihtimalini göstererek ayakta durabildi...
 
Ben gidersem öcü gelir” dedi...
 
Öcülerden ve umacılardan medet umarak Silivri seçmeninin korkuları üzerinden siyaset yaptı.
 
Ölümü göstererek insanları sıtmaya razı etti.
 
Böylece, Silivri siyasetinde “en kötünün iyisi” yani ehven-i şer olduğunu kendi bile tasdikledi.
 
 
Şimdi yeniden Bora Balcıoğlu’na dönüyoruz.
 
Farkında mısınız bilmiyorum ama Özcan Işıklar’da bulunmayan siyasi taban, bütün eksilerine rağmen Balcıoğlu açısından ufak ufak oluşmaya başladı.
 
Bu da Işıklar’ı rahatsız ediyor.
 
Sezgilerim, Işıklar’ın; Abdullah Yıldırım’ı, Yılmaz Kandemir’i ve Elif Bilici’yi harcadığı gibi Bora Balcıoğlu’nu da harcamak için plan yapmaya başladığını söylüyor.
 
Işıklar, Balcıoğlu’nun başına ciddi bir çorap örmeye hazırlanıyor.
 
Kendisinin yerinde olsam imzaladığım evraklara dikkat ederdim.

Işıklar, Balcıoğlu’nu insanları oyalamak için kullanmayı, adaylık tartışmaları başlamadan kısa bir süre önce de harcamayı planlıyordu. Ancak Balcıoğlu bütün eksilerine rağmen, Işıklar’ın kendisi için çizdiği sınırları zorlamaya başladı.
 
Bu hesaba göre Balcıoğlu’nun Işıklar nezdindeki miyadı dolmak üzere.
 
Aynı tek kullanımlık traş bıçağı gibi...
 
Işıklar, adeta avının sırasının geldiğini düşünen bir seri katil sessizliğiyle Balcıoğlu’nu yemek için doğru zamanı bekliyor...