Sosyal hayatta veya iş hayatınızda mutlaka karşılaşmışsınızdır; çok sinsi kadınlar vardır. Böyle dürüstlükten, erdemden, insani yüce değerlerden falan bahsederek sizi kafalamaya ve kendi kişisel menfaatlerinin gerektirdiği şeylere inandırmaya çalışırlar...

İşte her yerde bunlardan vardır…

Silivri’de bizim yerel basın sektöründe de bir tane var…

Kim mi o?

Hürhaber Gazetesi’nin sahibi Sevginar Sali Uygun

Ben kendisinden bahsederken “Sinsinar Hanım” tabirini kullanırım…

Bulgaristan göçmeni olan Sinsinar Hanım’a göre Silivri’deki yerel medya mensupları arasında bir tek kendisi “iyilerin tarafında” diğer herkes “kötülerin tarafında”dır…

Gerek konuşurken gerekse bazen yazılarında “iyiler kazanacak, iyiler kazanacak” diyerek adeta her iki eliyle kendisini işaret eden felsefe kitaplarından araklanmış cümleler kullanır…

Mesleki rekabetten hiç hoşlanmaz… Silivri’deki diğer gazetecilerin bir şekilde önlerinin kesilerek imkânlarının kısıtlanmasını, kendi önünün ise ekstra yardım ve desteklerle açılmasını ister. Yani kendi lehine olacak şekilde aslanın kediye boğdurulması taraftarıdır…

Silivri gibi Cumhuriyet tarihinden bu yana gazeteci yetiştirmekle ün yapmış bir kasabada bütün rakiplerini ayak oyunlarıyla diskalifiye ederek tek başına kalabilmenin hayallerini kurmaktan bıkmamıştır…

Aslında gerçek anlamda gazetecilik de yapmaz. Sadece yapıyormuş gibi görünür. Hedefleri ticaridir… Örneğin hiçbir haksızlığı haber yapmaz. Toplumsal sorunlarla ilgilenmez. Ona göre (isimlerden bağımsız olarak söylüyorum) ilçedeki bütün belediye başkanları çok başarılı, bütün iş insanları da çok kaliteli insanlardır. Zenginleri çok sever….

İşte bu Sinsinar Hanım’ın son zamanlarda özellikle Silivri’deki çeşitli insanlarla sohbetleri sırasında kullandığı kelime oyunları içeren iki ayrı argümanı vardır.

Şimdi size bu iki argümandan bahsetmek istiyorum…

Örneğin kendisinin sahibi olduğu yayın organı eski usulde basılan basılı bir gazete olduğu için; dizgi aşaması, mizampaj aşaması, matbaa baskı aşaması, dağıtım aşaması gibi çok sayıda külfeti olan bir süreçten geçtiğini anlatır. Ve bu sürecin masraflarından bahseder…

İnternet haber sitelerinin ise böyle süreçleri olmadığını anlatarak bizi ”kolaycılıkla” suçlar...

Böyle bir konuşmayla insanları etkisi altına almaya çalışır…

Basılı gazete, internet haber sitesi, radyo, TV vs.. bunların hepsi yayın organ çeşitleridir. Bunlardan hangisinin başında olursanız olun eğer ki kafanız beyniniz “gazetecilik” mesleğinin özellikleri için yeterli değilse çuvallarsınız…

Şöyle bir örnek verelim; diyelim ki taşınacaksınız ve nakliye firmasına ihtiyacınız var…

Şimdi iki tane nakliye firması düşünelim…

Birincisi son derece modern, içerisinde hidrolik kaldıracı ve vinci olan dizel motorlu kamyonlarla hizmet veriyor. Bu nedenle bir işi çok kısa sürede bitiriyor.

Diğer de eski usûlde örneğin çok affedersiniz eşşek arabası ile yük taşıyor…

Eski usûlde çalışan nakliyeci, böyle yükü önce hamalların sırtında eşşek arabasına yüklüyor, sonra yemini suyunu verdiği eşşeği de kulaklarını okşayarak arabanın önüne koştuktan sonra ağır ağır yükünüzü taşımaya çalışıyor.

Sonra size de rakibini kötüleyerek; “...efendim ben emek veriyorum, yem parası var, su parası var, onlar emek vermiyor, tek düğmeyle işlerini hallediyorlar, kolaycılığa kaçıyorlar...” diyerek ağlamaya, zırlamaya, duygu sömürüsüne başlıyor…

Kelime oyunlarına bakar mısınız?..

Burada müşteriyi ilgilendiren; işi yapanın çektiği zorluk değil, kendi taşınma işinin ve hizmetinin kolayca ve kaliteli bir şekilde görülmüş olmasıdır...

Sevgili Silivrililer,

Naçizane bendeniz 33 yıllık bir gazeteciyim. Silivri’de halen bu işe ilk başladığım yılı hatırlayan çok sayıda insan var. Supersilivri.com 11 yıldır aralıksız yayın yapan bir internet haber sitesi. Sinsinar Hanım Cumartesi ve Pazar günleri tatil yapar. Pazar günleri gazetesi yayınlanmaz. Supersilivri.com ise 7 gün 24 saat boyunca yayındadır. Cumartesi ve Pazar günleri de Silivri’de yaşanan gelişmeleri anlık olarak okuyucusuna duyurur.

Supersilivri.com; Silivri’de gerçekleşen bazı olaylarla ilgili aynı televizyon haberleri gibi görüntülü video haberler de yayınlar… Bu hem bir emek hem de kalite farkıdır…

Mutlaka denk gelmişsinizdir; bazen stüdyo konuğu alarak sosyal medya üzerinden Silivri hakkında görüntülü açıkoturum programları düzenliyoruz. Bu çok açık bir kalite farkı, büyük bir emek ve alın teri değil midir?

Supersilivri.com’un, basılı gazete dahil Silivri’de başka hiçbir yerel medya organında olmayan bir özelliği daha vardır. supersilivri.com’da yayınlanan bazı haber ve köşe yazıları ulusal medya tarafından kaynak gösterilerek yayımlanır. Yani Hürhaber’de yayınlanan bir Silivri haberi 300-350 kişi tarafından okunurken, supersilivri’nin yayınladığı bir Silivri haberi bu nedenle milyonlarca insan tarafından okunur. Bu da başka bir kalite farkıdır. Sizin yapmış olduğunuz gazeteciliğin ve başında bulunduğunuz yayın organının; Türkiye’nin en önde gelen basın üstatları tarafından "akredite edildiğini", yani “tanındığını ve güvenildiğini” gösterir. Bu ayrıcalık 33 yılda oluşmuştur...

Bugün Türkiye’nin en ünlü gazetecilerine “Silivri” dediğiniz zaman “orada bizim Cem var” cevabı veriliyorsa; yok “Sevginarmış” yok “Hürhabermiş” esamesi bile okumuyorsa; bu hanımefendi de kusura bakmasın ama mesleki olarak haddini bilmelidir…

İşin doğrusu hepimiz emek veriyoruz, çalışıyoruz, üretiyoruz… Ben 33 yıldır bu işin içerisindeyim.. Ama Sinsinar Hanım işinde haminnesinden kalma geri teknoloji kullanıyorsa bu kimsenin suçu olamaz…

Sinsinar Hanım’ın çevresine karşı kelime oyunları içerisinde kullandığı bir diğer argüman da şu:

Efendim biz vasıflı gazeteyiz, ilan yayınlama hakkımız var, onların yok…

Kelime oyununa, oluşturmaya çalıştığı suni algıya bakar mısınız; sanki bir tek kendisinin ilan reklam yayınlama hakkı varmış ama bizim yokmuş…

İsterseniz şimdi de “vasıflı gazete” meselesi nedir onu da anlatayım…

Burada kullanılan “vasıflı vasıfsız” kelimesi hiç kimseyi yanıltmasın. Devlet kurumlarının ihale ilanı, mal satın alma gibi ilanlarını yayınlamayı tercih eden basılı gazetelere bürokrasi dilinde “vasıflı” deniliyor. Sinsinar Hanım da işte bu kelimeyi sömürmeye çalışıyor…

Neymiş efendim; internet haber siteleri resmi kurumların mal satın alma ilanlarını yayınlayamıyormuş…

Peki ama beyanat verecek olan siyasetçi veya okuyucuya ne bundan…

Veya bu durum resmi kurumun dışında özel reklam verecek olan esnafı ne kadar ilgilendirir…

İşte kadın burada yine kelime oyunlarına başvurarak sanki “bütün reklamları” bir tek kendisi yayınlamaya “yetkiliymiş” (breh.. breh..) gibi sahte bir algı oluşturmaya çalışıyor.

Örnek veriyorum; özel okul sahibi veya ev eşyaları satan yetkili bayisi reklam vereceği zaman hangi mecra ile daha fazla sayıda Silivrili’ye ulaşabileceğini dikkate alır. Basılı gazete ile 300 kişiye mi olaşacak, internet haber siteleri ile hem esnaf, hem de evlerdeki okuyucular dahil binlerce kişiye mi olaşacak kendisini işin bu tarafı ilgilendirir.

İlçe Tarım Müdürlüğü’ne örneğin zirai ilaç alınacağı zaman bunu yayınlıyor olup olmaması reklam verenleri ilgilendirmez. Çünkü onlar formalite ilanlardır, işin hammallığıdır ve okuyucu sayısının önemi yoktur…

İşte Sinsinar Hanım, burada da insanlara kelime oyunu içeren yanlış bilgiler vererek bir tür kafa karışıklığı ile kendi lehine haksız yere üstünlük algısı oluşturma gayreti içerisine giriyor.

Ve lütfen şu husus çok önemli; ben buraya kurumsal rekabetimi taşımıyorum. Bu Hanımefendi, insanları kandırarak haksız rekabet peşinde koştuğu için bilgilendirme yapmak durumunda kalıyorum. Silivri’deki yerel medya camiasındaki oyunları anlatıyorum.

Çünkü Silivri’deki yerel siyasetçilerin tamamı öyle zannettiğiniz gibi akıllı inanlardan oluşmuyor. İçlerinde bu kadının anlattıklarının gerçek olduğunu düşünenler de var…

Kaldı ki; Özcan Işıklar’ın belediye başkanlığı döneminde bu Hanımefendiye suni itibar kazandırılması için özel bir sosyolojik çalışma uygulandı.

Herkes kötü sadece ben iyiyim…

Sadece ben varım başkaları yok…

Evet…

Yine Sinsinar Hanım’dan bahsettik…

Ya da siz sadece yüzüne veya fotoğraflarına bakın; “gözleri velfecri okumak” deyiminin vücut bulmuş halini görecek ve beni daha iyi anlayacaksınız…

Önemli Not: Sevginar Sali Uygun, bu tür eleştiri yazılarımdan dolayı çok rahatsız olarak beni savcılığa şikayet etmiş. Ancak savcılık tarafından suç unsuru bulunmayarak "eleştiri ve ifade hakkımı kullandığımın" altı çizildi. Dosya hakkında takipsizlik kararı verildi...