Bu yazımın altındaki fotoğrafa lütfen dikkatle bakın…

Şimdi size bu fotoğrafın hikayesini anlatıyorum…

Silivri’de bize herkes “gazeteci” diyor…

Bu işin görünen tarafı…

Bir de görünmeyen tarafı var…

Biz hem gazeteci (haberci) hem de "yerel medya işletmecisi"yiz.

Yani yayın yaptığımız mecralar; (örneğin benim supersilivri.com) birer şirket…

Nasıl ki Hürriyet, Sabah, Kanal D vs gibi yayın organları Türkiye çapında şirketlerse; supersilivri.com da (SilivriGraf ProdüksiyonSilivri çapında bir şirket…

Ben de bu şirketin sahibiyim…

Silivri’deki gazeteciler olarak aramızdaki rekabet sadece haber rekabeti değil. Hangimizin şirketi daha başarılı olacak rekabeti de var işin içinde…

Biraz gerçekçi düşünelim lütfen; hiçbirimiz kendimizi toplum için feda etmiş insanlar değiliz. Biz de bu Silivri’nin yaşayan insanları arasındayız.

Tabi bu rekabet içerisinde benim habercilik tarafındaki cengâverliğime yetişebilmesi mümkün olmayan; ve bu nedenle de tek umudunu habercilik cengâverliğimden dolayı zaman zaman siyasetçilerle aramın bozulmasına bağlayanlar var.

Daha da açık konuşmak gerekirse; gece gündüz “aman ne olur Cem’in bu belediye başkanı ile de arası bozulsun” diye dua eden, hatta Volkan Başkan’ın bazı siyasi rakipleriyle birlikte oturup bunun planını yapanlar var.

Yani, gazetecilik ve habercilik yeteneği olmayan; sadece meydan boş kalırsa o boşluğu bir şekilde doldurabilmek uğuruna Abdurrahman Çelebi sayılanlar var…

Ne demişti atalarımız;

Koyunun olmadığı yerde keçiye Abdurrahman Çelebi derler..

İşte ben bu tiplere gülüyorum…

Hatta bazen onlarla dalga geçiyorum…

İşte bu fotoğraf da o dalga geçmelerden biri…

Fotoğrafta bana baklava yediren arkadaş Selimpaşa Lisesi’nden sınıf arkadaşım Adem Ertekin

30 yıllık arkadaşım...

Adem’in siyasi tarafı da var…

MHP Silivri İlçe Sekreteri…

Aynı zamanda Volkan Yılmaz’ın teyzesinin oğlu…

Hani meslektaş (!) demeye dilim varmıyor ama; bütün stratejilerini benimle Volkan Başkan’ın arasını bozabilme umudu üzerine kurmuş olanlar var ya…

İşte bu fotoğrafa biraz da onları rahatsız ederek hoplatıp zıplatmak için izin verdim.

Çatlasınlar, patlasınlar…