Ekrem İmamoğlu 'nun mahkûmiyet kararında her kafadan bir ses çıkıyor. Ortada korkunç bir bilgi kirliliği var. Bilen de konuşuyor, bilmeyen de konuşuyor.
Şimdi hep birlikte bu kararı analiz ederek sapla samanı birbirinden ayıralım…
İmamoğlu, dava konusu konuşmasında evet Süleyman Soylu’nun kendisi hakkında söylemiş olduğu “ahmak” kelimesine cevap veriyor. Ancak, cümlenin devamında Soylu’ya cevabın ilerisine geçerek “31 Mart’ta seçimi iptal edenler ahmaktır” ifadesini kullanıyor.
Seçimi iptal edenler kim?
Yüksek Seçim Kurulu…
Dolayısıyla sadece Soylu’ya cevap vermekle kalmadığı apaçık ortada… İsteyen herkes Youtube’dan videosunu bulup izleyebilir…
Peki “ahmak” kelimesi hakaret midir, yoksa ağır eleştiri ve rahatsız edici söz kapsamına mı girer? Bunun cevabını Yargıtay içtihatlarında aramak gerekiyor. Eğer bu konuda bir içtihat yoksa, İmamoğlu davasının temyiz aşamasında (mutlaka olacaktır diye düşünüyorum) çıkacak olan Yargıtay kararı içtihat olarak hukuk sistemimizdeki yerini alacaktır.
Şimdi gelelim ceza takdirine…
Ceza takdir edilirken; sanki siyasi yasak aşamasına getirmek için özel çaba sarf edilmiş…
Bu tür cezalar genellikle paraya çevrilir… Daha sonra da (sabıkasız kişiler için) verilen cezaların infazı “Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması” adı verilen bir uygulamayla ertelenir. 5 yıl içerisinde aynı suç bir kere daha tekrarlanmazsa ceza infaz edilmez ve silinir.
Ceza yargılamalarının bir amacı vardır… Bu amaç; suçtan caydırmak ve toplumdaki adalet duygusunu tesis etmektir.
Yargılamalar ve cezalandırmalarla “korunan hukuki değer” suça göre değişir. Hakaret suçlarında korunun hukuki değer ise hakarete uğrayan kişi veya kişilerin onuru, gururu, saygınlığıdır. Yukarıda bahsettiğim para cezası mahkûmiyeti ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararlarıyla hakarete uğrayanların saygınlığı korunmuş olur. Daha ileri aşaması; "üzüm yeme değil bağcıyı dövme” kapsamına girer.
İmamoğlu davasında ne yazık ki “korunan hukuki (!) değer”; AK Parti’nin siyasi menfaatleri olmuştur…
Günümüz Türkiyesi'nde, AK Parti’nin menfaatleri hukukun daha üzerinde bir yere oturtulmuştur…