Muharrem Bey,

Tek evladınızı evlendirdiniz.

Öncelikle hayırlı, uğurlu, kademli olsun… Allah gençleri mutlu etsin… Bir yastıkta kocasınlar… İnşallah en kısa zamanda torunu da kucağınıza alır ve ailece uzun yıllar sağlıklı bir şekilde bir arada yaşayıp gidersiniz…

Tabi bu evlilikle birlikte nur topu gibi bir de dünürünüz oldu…

Poker suratlı Özcan Işıklar

Maşallah ki ne maşallah...

Siz aslında Özcan Işıklar’ı Yunanistan’dan, şuradan buradan falan tanıyorsunuz…

Ancak müsaade ederseniz bir de buradan ben kendisini anlatmak istiyorum…

Akıl, fikir ve izân sahibi bir insan olarak burada anlatacaklarımı da bir mantık süzgecinden geçireceğinizi biliyorum.

Özcan Işıklar zekidir…

Çok zekidir…

Poker ve briç zekâsına sahiptir…

Devamlı olarak okur ve araştırır…

Ancak bu zekâ ve bilgisini insanları siyaseten kandırabilmek için kullanır…

Eşine, dostuna, çevresine; herkese takır takır akıl oyunları oynar…

İnsanlara siyaseten kazık atar…

İnsanların üzerine basarak bir yerlere çıkmaya çalışır.

Hakkındaki usulsüzlük ve yolsuzluk iddiaları ayyuka çıkmıştır…

Kumar oynadığı konusundaki iddialar ayyuka çıkmıştır.

Sadece belediye başkanlığı döneminde değil; neredeyse 25 yıldır kumar oynadığı söylenir…

Belediyeyi yönetirken bariz bir şekilde insan ayırımı yapar.

Parti içerisinde de insan ayırımı yapar.

Ve bu ayırımı kendisini destekleyenler-desteklemeyenler şeklinde yapmaz. Kendi kafasında 2-3 kişi vardır ve kendisini sonuna kadar destekleseniz bile sizin verdiğiniz emeğin o 2-3 kişinin hanesine artı değer sağlaması için akıl oyunları oynayarak sizi ketenpereye getirmeye çalışır.

Çok inatçıdır…

Kendisine siyasi hayatının en büyük iyiliklerini yapsanız bile bir yolunu bulup sizin bütün çabanızın o 2-3 kişinin hanesine artı değer olarak kaydedilmesi için yine size oyun oynar.

Yaptığı siyasetin temeli; insanları kullanmak ve siyaseten kazık atmak üzere kurulmuştur.

Oturup konuşmaya kalktığınız zaman ya konuşmaktan kaçar, ya da gözünüzün içine baka baka yalan söyler ve yine bildiğini okumaya devam eder.

Yalanın değil kitabını; ansiklopedisini yazmıştır...

Parti içerisinde bir insanı menfaati gereği herhangi bir konuda kullanmaya ihtiyacı olduğu zaman günde kırk kere arar.

İşi bittiği zaman o insanın telefonuna çıkmaz…

Mutlaka ama mutlaka siyasi işbirliği yaptığı her insana bir şekilde siyasi kazık atar

Şimdi sizinle dünür oldu ya; artık kafasında seksen türlü siyasi ikbal hesapları yapacaktır...

Sizi kullanabilmenin yollarını arayacaktır...

Genel merkez tarafından üzeri çizilmiş bir isimdir. Ancak sizin sayenizde toparlanmaya çalışacaktır

Hani halk arasında bir deyim vardır; bazı insanlar için “tek ayak üzerinde fıldır fıldır dönerek yalan söyler” derler.

İşte Özcan Işıklar aynen böyle bir adamdır…

İnanın ki gram bile abartmıyorum.

Özcan Işıklar, tek ayak üzerinde üç yüz altmış derece fıldır fıldır dönerek yalan söyler…

Topaç gibi döner…

İnsanın gözünün içine baka baka yalan söyler

Bazen de somut olan bir olayı sorduğunuz zaman; kendisini size haklı olarak algılatabilmek için çeşitli kelime oyunlarıyla dezenforme ederek anlatır.

Böyle durumlarda direk olarak kabak gibi yalan söylemez…

İki tane doğrunun arasına üç tane yalan katıp kokteyl yaparak size sunar ve inandırmaya çalışır.

Verdiği sözleri asla tutmaz…

Seçimden sonra adam satar…

Ve bunu yaparken artık şablon haline gelmiş yöntemleri kullanır.

Örneğin seçim öncesi birisine bir söz verileceği zaman kendisine çok yakın olan birine söylettirir. Sonra bu sözün tutulma zamanı geldiği zaman da “benim ağzımdan mı duydun” der…

Eğer ki sözü direk olarak kendisi vermişse seçimden sonra telefonlarınıza çıkmaz ve randevu taleplerinize cevap vermez…

Sağda solda yakaladığınız zaman da her zamanki gibi yine yalan söyler…

Konuşma yaparken; eskiden trenlerde ve vapurlarda kendisine otomatiğe bağlayarak ürün tanıtımı yapan seyyar satıcılara benzer.

Hele ki tutmadığı sözlerle ilgili olarak kendisine hatırlatma yapıldığı zaman hemen “ AK Parti tehlikesinden, Atatürk’ten, üzerinde kardeşçe yaşadığımız bu topraklardan, aydınlık yarınlara yelken açmaktan, bizi biz yapan değerlerimizden, inovasyondan” bahseder.

Hiç abartmadan söylüyorum; bazen, kuşlardan ve çiçeklerden, çiçek florasından, bal yapımından bahseder. Hata bazen konuyu değiştirmek için uzaya çıkmaktan da bahsettiği olur…

İçişleri Bakanlığı müfettişlerinden ve adliyeden çekindiği için tarikatlara yanaşır.

Onlara çeşitli konularda yardım eder…

Ancak her şeye rağmen dünyanın en akıllı insanı değildir.

Biraz dikkat ettiğinizde ne yapmak istediğini anında anlarsınız…

Silivri’deki yerel basınla arası kötüdür.

Çünkü yerel basına daha en başından kurguladığı bir oyunu oynamaktadır…

Ne gibi bir oyun derseniz; yılladır işbirliği yaptığı ve bir süredir de gizli sahibi olduğu yerel gazetenin Silivri’de tek tabanca kalabilmesi için çeşitli stratejiler kurarak akıl oyunları oynamaktadır.

Örneğin Silivri’de yatırım yapacak olan büyük müteahhitlik şirketlerine o gazeteyi işaret eder. Hepimizin reklam pastasından hakkaniyetle pay almamızı engeller.

Kısacası ekmeğimizle oynar.

Biz de kendisine beddua ederiz…

Maliye Bakanlığı tarafından yerel basına reklam verilmesi için tahsis edilen bütçe ile Silivri dışındaki yerel basın organlarına ilan verir. Biz kendi hakkımızı istediğimiz zaman da sağda solda bizim için de kelime oyunu oynayarak “para istiyorlar” der.

Böylece işin aslını bilmeyen insanlar da bu “para istiyorlar” cümlesini “avanta istediğimiz” şeklinde algılar.

Oysaki bu ilanların hepsi fatura karşılığı yasal ve etik olarak istenmektedir…

Haksız olduğu konularda da çevresi tarafından haklı olarak algılanabilmek için kelime oyunları oynar.

Bunların hepsini düşünerek ve planlayarak yapar…

Tekrar söylüyorum; bizim gibi Silivri’de yıllardır sadece bu işi yapan ve bu işten geçinen insanların ekmeğiyle oynar.

Ve biz de kendisine beddua ederiz…