Geçtiğimiz haftalarda kuraklıkla mücadele amacıyla bir uygulama yapıldı. Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından ilçe müftülüklerine gönderilen bir genelgeyle Cuma namazından sonra camilerde yağmur duası okunması istendi.

Şimdi ben de size çocukluğumda yağmur duası ile ilgili olarak yaşadığım bir hatırayı anlatmak istiyorum.

Baba tarafından Silivri’nin yerlisiyiz. Ancak babamın memuriyeti dolayısıyla ilkokulu İstanbul’da Kadıköy Moda İlkokulu’nda okudum. O yıllarda sadece yaz aylarında Silivri’ye geliyorduk.

8 yaşlarındayım. Hafta sonları okulun mandolin kursuna gidiyorum. İlkbaharla birlikte babam da hafta sonları Silivri’de yeni yaptırdığı eve gelmek istiyor, tabi annemle beni de yanında getiriyordu. O yıllarda Silivri’deki evimizin olduğu yerde bizimle birlikte 2-3 evden başka hiçbir bina yoktu. Onlar da zaten yazlıkçıydı. Dolayısıyla cumartesi ve pazar günleri benim için adeta işkence gibi geçiyordu. Çok canım sıkılıyordu. Bazen babamla oturup pazarlık yapmaya çalışarak; “bu hafta sonu Silivri’ye gidersek bir sonraki hafta sonu ben mandolin kursuna gidebilir miyim” diye soruyordum. Ancak babam beni “bakarız, ederiz” diye oyalıyordu. Ve sonuçta yine Silivri’ye geliyorduk. Tabi ben de bu arada boş durmuyorum ve kafamı çalıştırarak bu durumu lehime çevirebilmek için çözüm arıyordum...

Babam inançlı bir insandı. Beş vakit namaz kılmazdı ancak Cuma namazlarına giderdi. Haftada 2-3 akşam bir veya en fazla iki kadeh rakı içerdi. Ancak kendisini vefat ettiği güne kadar hiç sarhoş görmedim. Dediğim gibi hem lâik hem de inançlı bir insandı. Örneğin evimizde Türkçe tercüme edilmiş dua kitapları bulunurdu. Küçük bir Yasin-i Şerif kitabımız vardı ve evde devamlı olarak salonda televizyonun üzerinde dururdu. O günlerde bu kitabın içerisinde kısa bir “Yağmur Duası” gözüme ilişmişti…

Günlerden perşembeydi ve ertesi gün okul çıkışı yine Silivri’ye gelecektik. Yine mandolin kursumu kaçıracaktım. Bu arada dikkatimi çekmişti; hava yağmurlu olduğunda Silivri’ye gelmiyorduk. Annemle birlikte “hava nasıl olacak acaba” diye konuştukları sırada aklıma yağmur duası geldi. Hemen televizyonun üzerinde bulunan kitabı alarak her ikisinin de şaşkın bakışları arasında pencerenin kenarına gittim ve büyük bir ciddiyet içerisinde yağmur duasını okumaya başladım.

Ertesi gün benim için bir mucize gerçekleşti. Allah bu küçük yaramaz çocuğun büyük bir içtenlikle ve inanarak okuduğu yağmur duasını kabul etmişti. Cuma günü bardaktan boşanırcasına şakır şakır yağmur yağıyordu. O hafta sonu için Silivri programı iptal edildi. Ve ben cumartesi gününü büyük bir keyifle mandolin kursunda yaramazlık yaparak geçirdim…