Silivri Belediye Başkanı Volkan Yılmaz’ın seçilmesi üzerinden üç yıl geçti…
31 Mart 2022 Perşembe günü sandıkların açılmasının üçüncü yılı doldu. 8 Nisan 2022 Cuma günü de mazbata alarak resmen görevi devralmasının üçüncü yılı dolacak…
Yılmaz’ın üç yılını değerlendirmem gerekirse; ayrıntılı analize geçmeden önce şunu önemle belirtmek istiyorum:
Bir belediye başkanını başarılı bulursunuz veya bulmazsınız, çalışmalarını beğenirsiniz veya beğenmeyebilirsiniz. Hatta çalışmalarını beğenir, başarılı da bulur; ancak siyasi düşünceniz uymadığı için “beğenmiyorum” da diyebilirsiniz. (Böyle yapanlar da var) Bunların hiçbirisi sadece Volkan Yılmaz'a özgü şeyler değil. Her belediye başkanı bunları yaşayabilir...
Ancak bir belediye başkanının “iyi niyetli” olup olmadığı çok önemlidir…
Volkan Yılmaz’ın üç yılı için ne düşündüğümü soranlara ilk önce kendisini “iyi niyetli” bulduğumu rahatlıkla söyleyebiliyorum.
“Peki iyi niyetli olmayan belediye başkanları nasıl oluyor” diye sorarsanız; Silivri geçtiğimiz yıllarda koltuğu oturduktan sonra zenginleşen belediye başkanları ve belediye başkan yardımcıları da gördü. Hatta Silivri’ye mafyayı sokan belediye başkanları ve belediye başkan yardımcıları da gördük…
Şimdi gelelim Volkan Yılmaz’ın ilk üç yılının analizine…
Yılmaz görevi devraldıktan sonra “şu bana oy verdi bu vermedi, şu beni destekledi bu başka adayı destekledi” gibi takıntılar ve ötekileştirici davranışlar içerisine girmedi. Koltuğa oturur oturmaz belediyede personel kıyımına başlamadı. İlçedeki derneklerin ve spor kulüplerinin yönetimlerinin kendine yakın insanlar tarafından oluşması için müdahalelerde bulunmadı. Ve Silivri’de barış rüzgarları esmesine sebep oldu…
Hani hep yakınırız ya; belediye başkanlarının oy kaygısı ile görevlerinin gereklerini tam olarak yerine getirmediğini söyleriz yakınlarımıza… Örneğin; bir yerde kaçak inşaat vardır ancak bilmem kime aittir. Belediye bunu görmez… Volkan Yılmaz tam tersini yaptı. Silivri Belediyesi’ne adaleti getirdi...
Fabrikalardan alınan ruhsat harçlarını ve ecrimisil gibi benzer resmi belediye gelirleri yıllardır sembolik rakamlardan oluşmaktaydı. Bunları güncel rakamlara yükseltti. Böylece belediyenin gelirlerini arttırarak bu gelirleri hizmete aktardı.
Belediyedeki disiplinsizliğe son verdi. Özcan Işıklar zamanında eşe dosta gayriresmi olarak kullandırılan belediyeye ait tarlaları ekerek buradan çıkan ürünleri (ayçiçeği yağı gibi) Silivri’deki ihtiyaç sahiplerine dağıttı. Yani yandaşların cebine giren paralar fakir fukaranın cebine girmeye başladı.
Kendisinden önceki belediye başkanlarının yapmış oldukları çalışmaları görmezden gelerek unutturmak yerine daha da geliştirdi. Böylece hem siyasi kompleksinin olmadığını gösterdi hem de bu hizmetlerin artmasından dolayı kazanan vatandaş oldu.
Hiç üzerine vazife olmamasına rağmen; Silivri'deki bütün okulların eksiklerini giderdi, köy okullarına tiyatro sahneleri yapılmasını sağladı, yine bütün okulların tuvaletlerinin sağlıklı ve hijyenik olmasını sağladı. Sağlık ocağı bulunmayan mahallelere sağlık ocağı yapılmasını sağladı. Bu hizmetler direkt olarak belediye başkanının görevi olmamasına rağmen titizlikle takip ederek tamamladı.
Bakın burası çok önemli…Yıllarca başka insanların cebine giren şehir rantının belediye kasasına girmesini ve halkın menfaatine kullanılmasını sağladı. Nedir bu "şehir rantı" derseniz; belediyeye işi düşen işadamlarının vermeye razı oldukları para… İşadamının oynaya oynaya vermeye razı olduğu bu parayı “istemiyorum kardeşim” diyerek almazsanız işadamı o parayı hovardalıkta harcar... Oysa siz o parayı Silivri için kullanabilirsiniz. (Veya cebe de indirebilirsiniz.) Peki Volkan Yılmaz ne yaptı? Bu parayı iki türlü kullandı. Birincisi iş adamlarını belediye veznesine göndererek ödemenin makbuzlandırılmasını sağladı. Böylece para belediyenin resmi bütçesine eklendi. İkincisi; işadamlarını Silivri’nin ihtiyaçlarını karşılaması için yönlendirdi. Örneğin sağlık ocağı yapılmasını, belediyeye iş makinesi alınmasını, okulların onarılmasını vs sağladı. Yani, belediyecilikte “şehir rantı” adı verilen, hatta başka yerlerde “rüşvet” olarak indiragandi yapılan bu paraların Silivri halkının ortak ihtiyaçları için kullanılmasını sağladı. Geçtiğimiz aylarda düzenlemiş olduğu basın toplantısı sırasında da kamuoyu önünde bu paraların rakam rakam hesabını verdi... Ki bunu her babayiğit yapamaz…
Bunun bir benzerini geçmiş yıllarda Selami Değirmenci de yapmıştı. Bankada fon hesapları açtırarak bağışların resmi fon hesaplarına yapılmasını sağlamıştı.
Volkan Yılmaz; Silivri’deki çiftçilere, kaybolmaya yüz tutan tarım ve hayvancılığa çok büyük destek verdi. Ve bu politikasıyla başta Ekrem İmamoğlu, Mansur Yavaş ve Yılmaz Büyükerşen gibi şöhretli belediye başkanları olmak üzere Türkiye’deki birçok belediye başkanına örnek oldu. Bakın; şu anda hepsi çeşitli isimler altında Volkan Yılmaz’ın tarım ve hayvancılık politikalarını taklit etmeye başladı…
Silivri’in yıllardır kronikleşmiş sorunlarına çözüm buldu. Silivri’de belediye başkanı gibi bir belediye başkanı olduğunu hissettirdi.
Kısacası; Silivri Belediyesi’ni çiftlik olmaktan çıkartıp adam gibi belediye haline getirdi. Silivri halkına “adam gibi belediye başkanı nasıl olur” onu gösterdi…
33 yıllık bir gazeteci olarak bu yazının altına rahatlıkla imzamı atabiliyorum...