Yarın 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü

Pandemi önlemleri dolayısıyla hepimiz bu günü evlerimizde geçireceğiz.

Ben de günün anlamı ve önemi dolayısıyla kendi gazetecilik hayatımda ilgili kısa bazı bilgiler vermek istiyorum.

Çocukken iki meslek grubuna hayranlık duyardım.

Bunlardan birincisi polisler, ikincisi de gazetecilerdi.

Polisler “kötü adamları” yakalar, gazeteciler ise “haksızlıkları” yazardı…

Aradan yıllar geçti ve ben de gazeteci oldum. Ancak hala haksızlıkları yaz(a)mayanları gazeteci olarak kabul etmiyorum…

Silivri Lisesi’nde öğrenciyken çok yaramazdım. Disiplin Kurulu kararıyla okuldan atıldığımda; öğretmenlerden intikam alabilme hırsıyla yanıp tutuşmaya başladım. Ve kendileriyle ilgili bir dosya hazırlayarak o dönem Silivri’de yayın yapan “Silivri Haber” adlı haftalık gazeteye götürdüm. Amacım, öğretmenler haklarında haber yaptırıp intikam alabilmekti.

Gazetenin yöneticileri ise benim intikam haberimi yayınlamak yerine “gel bizim muhabirimiz ol” teklifini yapmayı tercih etmişti.

Bu yıl mayıs ayında meslekte 32. yılımı tamamlamış olacağım…

Silivri’de şu an aktif olarak gazetecilik yapanların en eskisiyim…

İlçede halen 20 civarında arkadaşım gazetecilik veya yeni tabirle habercilik yapıyor gibi görünüyor.

Gerçekte ise yapılan sadece tanıtım hizmeti vermekten ibaret…

Gönderilen basın bültenlerini yayımlayarak, “aman kimseyi kırmayalım, aman herkesle iyi geçinelim” düşüncesi ile açılış fotoğrafçısı gibi ortalıkta dolanarak bu iş yapılmaz…

Silivri’de hiç mi yanlışlık, hiç mi haksızlık olmuyor?..

Bunları niçin yazmıyorsunuz?

Çocukken biz erkeklerin oyuncak tabancamız, oyuncak kamyonumuz, kızların da oyuncak bebekleri vardı.

İşte bu mantık doğrultusunda; haksızlıkları yaz(a)mayan arkadaşları da "oyuncak gazeteci" olarak tanımlıyorum...

Adam gibi işini yapanları, haksızlıkları yazabilenleri elbette tenzih ediyorum…

Ben Silivri’deki yanlışlıkları ve haksızlıkları yazıyorum…

Ve yazdığım için de birçok yerde istenmeyen adam haline geliyorum.

Hatırı sayılır derecede düşmanım var…

Ve buradan benim düşmanım olduğunu düşünenlere bir uyarıda bulunmak istiyorum.

Hepimiz yıllardır Silivri’de yaşıyoruz ve birbirimizin cemaziyelevvelini biliyoruz.

Aynı şekilde Allah izin verdiği sürece de daha uzun yıllar birbirimizin gözünün önünde yaşayacağız.

İnsan beyni ve insan zekâsı; serserilikten kat kat daha tehlikelidir…

Ben güçlüyüm, kuvvetliyim, iri yarıyım, döverim diye düşünürseniz; yarın öbür gün karşınızdaki kişi zekâsını kullanarak öyle ağır bir intikam alır ki acısını yıllarca unutamazsınız...

O nedenle Silivri gibi insanların birbirinin gözü önünde yaşadığı yerlerde köklü düşmanlıklara sebebiyet verecek davranışların içerisinde olmamak lazım.

Zaman zaman bu hususu hatırlatmakta fayda olduğunu düşünüyorum…

10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü hepimize kutlu olsun…