Silivri Belediye Meclisi, belediye başkanı Volkan Yılmaz’ın başkanlığında toplandı.

CHP, AK Parti ve MHP grup başkanvekillerinin söz alarak Ekim ayı içerisindeki önemli gün haftalarla ilgili konuşmalarının ardından gündem maddelerine geçildi.

Toplam 8 ayrı gündem maddesi oybirliği ile komisyonlara havale edildi.

Toplantının sonunda söz alan Silivri Belediye Başkanı Volkan Yılmaz, CHP İlçe Başkanı Berker Esen tarafından geçtiğimiz hafta düzenlenen basın toplantısındaki eleştirilere değindi. Yılmaz, özellikle Esen’in kendisi ve Cumhur İttifakı ekibi hakkında kullanmış olduğu “yalan”, “yalancı”, “çökme” kelimeleri ve “geldikleri gibi giderler” cümlesi ile ilgili sert ifadeler kullandı.

Yılmaz’ın konuyla ilgili konuşması şu şekilde:

“Silivri’de hiçbir zaman arzu etmediğim Silivri’nin kutuplaştırılması; Silivri’nin farklılıklar üzerinden bir gerginlik ortamına sürüklenmesi ve Silivri’deki hoşgörü kültürünün yerini kavga kültürüne, dövüş kültürüne ve kutuplaştırmaya doğru evrilmeye doğru çalışılması… Bu benim hiç arzu ettiğim bir şey değil. Onun için bu konuşmanın sunum kısmını yapmayacağım lakin benim bu basın toplantısındaki bir cümleye verilecek bir cevabım, aslında bir üzüntüm var: Silivri’de doğmuş, büyümüş, Silivri’de yetişmiş bir siyasetçi, bir arkadaşınız, bir kardeşiniz olarak ve Silivri’de yaşayan insanların, vatandaşlarımızın oylarıyla seçilmiş bir belediye başkanı olarak teveccühünü aldık.

İŞGAL KUVVETLERİ DEĞİLİZ, SEÇİLEREK GELDİK

Bir Belediye Başkanı olarak şahsımı ve ekibimi ve Cumhur İttifakının üyelerini ‘Geldikleri gibi giderler’ sözü ile, bu cümle ile muhatap kılmak ve bizleri bu cümle ile muhatap kılarak işgalci güçlere, emperyalist güçlere benzetmek; esasında bu toplantıyı yapan ve bu toplantıda bu sözü söyledikten sonra meclis üyesi arkadaşlarım tarafından alkışlanması da beni ziyadesiyle üzdü. İşte bu yüzden, kimsenin beni ve ekibimi işgal güçlerine benzetmesine; emperyalist güçlere benzetmesine de müsaade etmeyeceğimin bilinmesini istiyorum. Çünkü, değerli arkadaşlar; ‘Geldikleri gibi giderler’ sözünü hangi şartta, hangi konjonktürde ve hangi manada kullandığı esasında her birimizin takdiri. Bugün ilkokula giden bir çocuk da bunun ne anlama geldiğini biliyor. İşgal günlerinde, Mondros Mütarekesinin hemen akabinde, Haydar Paşa Limanına işgal güçleri – İngilizler, Fransızlar, İtalyanlar – donanmalarını demirlerler ve İstanbul’un işgali fiilen başlar. Adana’dan trenle İstanbul’a gelen Gazi, trenden indikten sonra düşman donanmasına bakar ve ‘Geldikleri gibi giderler’ ifadesini kullanır. Şimdi bu ithamın bir kere çok ağır bir itham olduğunu; Silivri’nin iklimine, Silivri’de yaşayan vatandaşların hoşgörüsüne sığmadığını tekrar ifade etmek istiyorum. Bu ‘Geldikleri gibi giderler’ ifadesinde muhatap alınanlar bizim hep beraber, hep birlikte mücadele edip bu ülkeden gerisin geriye gönderdiklerimiz.

HASAN TAHSİN OLDUK, SÜTÇÜ İMAM OLDUK, MUSTAFA KEMAL OLDUK

Tabi, şunu da hiç aklımızdan çıkarmayalım: Biz asla ve kat’a o gün de bugün de geldiklerinde İzmir’de Yunan subayına akşam yemeğinde şarap servis eden garson olmadık. Yine İstanbul’da, İngiliz askerinin kapısını açıp kapatan yardakçı da olmadık. Bizler, dün olduğumuz gibi bugün de, İzmir’de Maşatlık Meydanında o coşkulu kalabalığa ‘İzmir’i Yunan’a terk etmeyeceğiz’ diyen o günkü Belediye Başkanı Hacı Hasan Paşa olduk. Yine İzmir’de Kordon Boyunda düşmanın -Yunan’ın- böğrüne kurşun gibi saplanan Hasan Tahsin olduk. Maraş’ta Sütçü İmam, Gaziantep’te Şehit Kâmil olduk. Kastamonu’da Şerife Bacı, cephelerde Kara Fatma olduk. ‘Geldikleri gibi giderler” diyen, o inançla onu söyleyen, Samsun’da meşale olan, Dumlupınar’da da “Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir. İleri!’ diyerek 9 Eylül’de İzmir’i denize döken Mustafa Kemal olduk. Onun için, kimsenin kimseyi bu şekilde itham etmesini ben asla ve kat’a kabul etmiyorum.

GÜNÜ GELDİĞİNDE KARA LEKE BIRAKMADAN GİDECEĞİZ

Terbiye sınırlarında ve Silivri’nin iklimi sınırlarında bu şekilde cevap vermeyi uygun görüyoruz. Haklı oldukları bir yan var: Tabii ki geldiğimiz gibi gideceğiz. Günü geldiğinde vatandaşın takdiri bu yönde olduğunda arımızla namusumuzla arkamızda tek bir kara leke bırakmadan, sırtımızda tek bir yük bırakmadan geldiğimiz gibi gideceğiz arkadaşlar. Doğru söylüyorsunuz. Onun için, ben bu duygu ve düşüncelerle, bir kez daha Silivri’deki siyasetçi kardeşlerimizin, Silivri’deki arkadaşlarımızın, bu topraklarda yetişen değerli kardeşlerimizin dilinin, söylemlerinin, yalnızca hazımsızlık üzerine, bir hınç üzerine, bir seçimi kaybetme üzerine kurdukları dilin Silivri’ye bir şey kazandırmayacağını da ifade etmek istiyorum. Bakın, Silivri’nin sahibi birtakım elitist değil; Silivri’nin sahibi birtakım gruplar asla ve kat’a değil. Silivri’nin sahibi, Silivri’de yaşayan bütün vatandaşlarımız. Onun için kimse kendini kimseden ayrıcalıklı, kimseden üstün, kimseden daha elit görmesin. Ben burada yaşayan, Silivri’de yaşayan bütün vatandaşlarımızın ferasetine inanıyorum. Günü geldiğinde de o feraseti göstereceklerine de inanıyorum.

Editör: TE Bilişim