Silivri'nin değerli insanları...

Pazar yazısı...

Toplumların kültür, edebiyat ve sanat insanları vardır. Üretirler, farkındalık yaratırlar, ışık tutar yol gösterirler.

Silivri tarihine baktığımız zaman; kültür, edebiyat ve sanatla örtüşen olaylar görebiliyoruz.

Örnek vermek gerekirse: Osmanlı İmparatorluğu’nun kurucusu Osman Gazi’nin oğlu ve ikinci padişah Orhan Gazi’nin, dönenim Bizans Prensesi Theodora ile düğünün yapıldığı yer şimdiki adıyla Silivri Kale Park’dır.

Bu düğün sadece tarihi değil; aynı zamanda kültür, edebiyat ve sanat eserlerine ilham veren bir olaydır.

Yakın tarih veya uzak tarih hangisine bakarsak bakalım; Silivri’den çok sayıda kültür, edebiyat ve sanat insanlarının çıktığını görüyoruz.

Osmanlı'nın kudretli Sadrazamlarından Piri Mehmet Paşa ve dönemin bazı aydınlarının Silivri’de yaşamış olmasından tutun, son Ortodoks Azizi Nektarius, Cumhuriyet döneminin önemli müzisyenleri Udi Bacanos Kardeşler, ünlü komünist yazar Mihri Belli, karikatüristler Oğuz Aral, Tekin Aral, duayen TV habercisi Uğur Dündar, günümüzün popüler sinema-dizi sanatçıları Melis Sezen ve Sahra Şaş gibi çok sayıda isim de Silivri doğumlu veya yolu bir şekilde Silivri’den geçmiş insanlar.

Kaldı ki son yıllarda Silivri Cezaevi’nde kalan çok sayıda gazeteci yazar var. Bu isimler arasında Soner Yalçın, Tuncay Özkan, Ahmet Altan, Mehmet Altan, Kadri Gürsel, Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu, Murat Ağırel de bulunuyor.

Fatih Altaylı halen Silivri Cezaevi’nin misafirleri arasında…

Kısacası Silivri; tarihin her döneminde kültür, edebiyat ve sanat dünyası açısından önemli bir yerleşim merkezi olmuştur.

Bütün bu yaşanmışlıklar karşısında kendine has yerel bir kültür de bulunan Silivri’de bu kültürü muhafaza eden, geliştiren ve gelecek kuşaklara aktaran insanlara sahip olduğumuzu bilmenin de mutluluğunu yaşıyorum.

Örnek vermek gerekirse; Lütfü Ertürk şu ana kadar Silivri’de yaşanmış olan yerel hikayelerle ilgili altı ayrı kitap yayımladı.

Genç sanat tarihçi Duygu Karaca; Piri Mehmet Paşa ile ilgili gün yüzüne çıkmamış yaşanmışlıkları araştırıyor. Yine genç bir tarih araştırmacısı Ahmet Can Uysal Silivri tarihi ile ilgili kayıtları toparlayarak kitaplaştırıyor.

Silivri tarihi ile ilgili araştırma akımının öncüsü olan Dr. Cemal Kozanoğlu’nu ve geçtiğimiz yıl aramızdan ayrılan tarihçi yazar Hulusi Üstün’ü unutabilmek mümkün mü?

Edebiyatçı İhsan Tevfik, İbrahim Çeşmecioğlu, Ufuk Bek, Seyran Çağlar, Tuğçe Güzel ve Nagihan Şanlı’nın yazmış oldukları kitaplar Silivri için birer değerdir.

İşte bu yazıda isimlerini saydığım veya şu an için sayamadığım, Silivri’de yaşayan ve üreten değerli insanlar bir süre önce Silivri Kültür, Edebiyat ve Sanat Topluluğu adı altında platform oluşturarak bir araya geldi.

Koleksiyoner Cengiz Akbulut ve esnaf Ali Korsan gibi kültürel çalışmalara ilgi duyan insanların da aktif katılımı ve desteğiyle bu topluluk adeta kurumsal bir çatı gibi faaliyet göstermeye başladı.

Belki hiç önemli değil ama içlerinde solcu var, sağcı var, türbanlı var, mini etekli var, Alevi var, Sünni var…

Kültür ve sanatın, edebiyatın sınırı olmaz. Düşünceleri de sınırların içerisine sokamayız. Ancak düşünce insanlarını bir araya getirerek mükemmel bir sinerji oluşturabiliriz.

Ne demişti Atatürk?

Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kolmuş demektir.

Bu yerel anlamda düşünürsek; köylerin, kasabaların ve bölgelerin de sanatsız kalmaması gerekiyor.

Toplumların kültür, edebiyat ve sanat insanları vardır. Üretirler, farkındalık yaratırlar, ışık tutarlar, yol gösterirler.

İşte bizim insanlarımız da Silivri’de farkındalık yaratıyor, ışık tutuyor ve yol gösteriyor.

İyi ki Silivri'de böyle güzel insanlar var...