Şark kurnazım benim...

    Gazetecinin temel görevi haksızlıkları yazmaktır… Haksızlıkları yaz(a)mayan gazeteci, gazeteci falan değildir. Dümbelekçidir…   Son zamanlarda, özellikle de internetin hayatımıza girmesiyle yeni bir habercilik sistemi ortaya çıktı. Vatandaş işi

 

 

Gazetecinin temel görevi haksızlıkları yazmaktır…

Haksızlıkları yaz(a)mayan gazeteci, gazeteci falan değildir.

Dümbelekçidir…

 

Son zamanlarda, özellikle de internetin hayatımıza girmesiyle yeni bir habercilik sistemi ortaya çıktı.

Vatandaş işinden memnun değilse, bilgisayar teknolojisinden de biraz anlıyorsa; çalıştığı yerden istifa edip kuruyor bir internet sitesi ve etliye sütlüye dokunmayacak haberler yapmaya başlıyor.

İşte problem de burada zaten…

Etliye sütlüye dokunmayan haber, haber değildir.

Okuyucuya saygısızlıktır…

Hatta ihanettir…

 

Düşünebiliyor musunuz?

Silivri’de bir haksızlık olacak ve sen onu haber yapmayacaksın.

Niçin yapmayacaksın?

Çünkü o haksızlığı yapanlar ilan ve reklam verdikleri için veya potansiyel olarak verebilme ihtimalleri bulunduğu için sen onlarla iyi geçinmek isteyeceksin.

Yani sadece kendini düşüneceksin…

Yani yapmış olduğun mesleğe ihanet edeceksin…

Niçin?

Çünkü sen kurnazsın…

Şark kurnazısın…

 

 

Sevgili Silivrililer,

Lütfen çok değil iki dakika şapkanızı önünüze alıp düşünün.

Silivri gibi küçük sayılabilecek bir kasabada layıkıyla gazetecilik yapan bir insanın herkesle iyi olabilmesi, herkesle iyi geçinebilmesi mümkün müdür?

Bu kasabada hiç mi kötü yok?..

Bu kasabada hiç mi haksızlık yapan yok?..

Bu kasabada hiç mi garibanı ezen yok?..

Ama sen onlarla da iyi geçiniyorsun?

Bu nasıl iştir?

 

Anlatalım efendim bu şöyle bir iştir…

Arkadaşımız, akıllıysa, sözüm ona kurnazsa, yani şark kurnazıysa; siyaset ağalarının haksızlıklarını görmez, işitmez ve duymaz.

O konularda üç maymunu oynar…

Bu ağalarla karşılaşınca iki büklüm olur, eğilir, “hallederiz abi ne demek” der…

Reklamını, ilanını, parasını alır koyar cebine…

Peki haksızlığa uğrayan garibanın yaşadığı haksızlık ne olacak?

Onu yazmayacak mısın?

Haber yapmayacak mısın?

Yazmaz…

Yapmaz…

Çünkü bu arkadaş “akıllı”dır…

Şark kurnazıdır…

Siyaset ağalarının gözüyle “efendi”dir…

 

Şimdi soracaksınız?

Kim bu şark kurnazı?

Kim bu “efendi insan” diye…

Yusuf…

Bizim Yusuf…

Yusuf Eker…

BEDAŞÇI Yusuf…

 

Yusuf aslında insan olarak iyi birisi.

Fakat, hani kendini akıllı zanneden tipler vardır ya.

Sessiz, efendi, ancak gereğinden fazla kurnazdır.

İşte Yusuf da böyle…

 

Dün de yazdım.

Bilgisayar teknolojisinden iyi anladığı için, bir takım hileli yazılımlar vasıtasıyla kendi haber sitesini en çok tıklanan siteler arasında gösterir.

Arkasından esnafı kapı kapı dolaşarak “..abi en çok ben okunuyorum. En çok ben tıklanıyorum. Reklamınızı bana verin..” der.

Hileli olduğu ispatlanan ve siyasi amaçlarla yapılan birtakım sözde kamuoyu araştırmalarını referans göstermeye kalkar.

Akıllıdır ya…

Şark kurnazıdır…

 

Sonra bu durum ortaya çıkınca yine bir kurnazlık peşine düşer…

Oturur, savunma yazısı hazırlar.

İnsanımızın yüzde 99.9’unun bu işlerden anlamadığını bildiği için “bilmem ne analiz sitesi” der, google’den bahseder yuvarlak cümleler kullanarak, bazı İngilizce kelimeler katar araya…

Hemen arkasından da “benim sitem bilmem nereden sertifikalı” der…

Laf aramızda ver 50 TL'yi al sertifikayı...

Ama bütün bunların yanında…

Bir haksızlık olduğu zaman, bir gariban ezildiği zaman onu görmez.

Sesini çıkarmaz…

Hele haber yapmak, yazmak, yayımlamak..

Sümme haşaaaa...

Silivri’deki siyaset ağalarını ve para babalarını kızdırmak istemez Yusuf…

Çünkü kendisi şark kurnazıdır…

Peki ya okuyucu?..

Okuyucu enayidir…

Kimseyle problem yaşamadığı için “efendi” zanneder Yusuf’u…

Atalarımız der ki;

Nerede fazla sessiz, fazla efendi biri varsa aman dikkat edin…

 

Gelelim internet haberciliğine…

Aslında internet haberciliğini küçümsemiyorum.

Ben de supersilivri.com adlı internet gazetesi üzerinden internet haberciliği yapıyorum.

İnternet haberciliği bugün klasik basılı gazetelerin önüne geçmiştir.

Örneğin, Silivri’de en popüler yerel gazete olan Hürhaber sadece siyasete meraklı esnaf kesiminin ve bir kısım resmi dairelerin eline geçer.

Evlere girmez...

Oysaki internet gazeteleri, Silivri’deki birçok evin içerisine giriyor ve şehir dışında yaşayan Silivrililer tarafından da evlerinden ve işyerlerinden an be an takip ediliyor…

Hatta ve hatta yurtdışında gurbetçi olarak yaşayan Silivrililer; devamlı olarak Silivri’de olan gelişmeleri internet haber siteleri üzerinden takip ediyor.

Hürhaber Gazetesi mi?

Hürhaber’i de yıllık izninde Silivri’ye geldiği zaman en fazla bir kere görüyor…

Yani internet haber portalları gazetelerin papucunu çoktan dama atmıştır.

 

Ancak bu işleri yapıyorsanız da yaptığınızın hakkını vermek lazım be kardeşim…

Haberci dediğin, haksızlıkları yazar…

“Aman ben herkesle iyi olayım” kurnazlığına kapılıp da gazeteciliği, haberciliği, medyacılığı üç kuruşluk şahsi kazancına alet etmez…

Şark kurnazı olmaz…

 

Haberci dobra olur dobra