Yaptığı canlı yayınlarla basından siyasete, eğitimden sanata, ticaretten yaşama birçok konuda sayısız konuğu ağırlayan Radyo Programcısı namı değer ‘Bay Bilici’ içini Gazete İstanbul’a döktü. Bu defa soru sormak yerine Gazete İstanbul Silivri Koordinatörü Müge Cesur Özmen’in soruların yanıtlayan Kamil Bilici ile mesleğinin zor ve güzel yanlarını, unutamadığı anılarını konuştuk. 15 yıl önce canlı yayında tesadüfen okuduğu bir şiir sonrası hayatı değişen Bilici şimdi her gün mikrofonun arkasından dinleyicilerine sesleniyor ve ekliyor ‘Bu iş benim için hayat, aşk demek’

 

İşte o keyifli söyleşiden notlar...

Radyo Programcılığı mesleğine nasıl başladın?

17 yaşında Küpe Fm’de başladım. O zaman sadece gece personeliydim. Akşam altı gece 12 saatleri arası yayına bakıyor; cd takıp çıkarıyordum. Radyocu olmak gibi ne durumum ne hayalim vardı. Hatta kabin içinde kulaklıklarla program yapanları izlediğimde bunlar tek başına nasıl bu kadar çok konuşuyor diye hallerine gülüyordum. Bir gün radyoda özel bir yayın oldu. Canlı yayında nikah kıyılacak ve bende de bir şiir okumamı istediler. Çıktım yayına okudum. Küpe Fm’in Yönetim Kurulu Başkanı Rıdvan Sırdaş yanına çağırdı ve bundan sonra her Pazartesi şiir programına başlıyorsun dedi. Tabi hemen kendime bir isim de buldum: Eros! 5 sene boyunca program yapmaya devam ettim. Anadolu Üniversitesi’nde Halkla İlişkiler ve İşletme okudum. Küçük yaşlarda tiyotro ile uğraşırken babam beni sigortalı bir işte muhasebeci olabilmem için zorla ticaret lisesine gönderdi. Sigortalı Diplomalarımın bana kattıkları vardır illaki ama işimle ilgili hiçbir artısı olmadı. Şimdi Radyo ve Televizyon Programcılığı okuyorum.

Kısa bir dönem gazetecilik maceranda olmuştu...

Hürbakış ve Manşet’te çalışmıştım. Ama sesimi kullanmayı tiyatro sayesinde öğrendim. Alt yapım oradan geliyor.

Bir dönem de radyo işletmeciliği yaptın. O süreç nasıl gelişti?

Küpe Fm’den ayrıldıktan sonra Eros Company’i kurdum. Anadolu’da ki radyolara reklamlar hazırlıyor ve seslendiriyordum. Yine web tasarım, katalog, matbu işleri yapıyordum. 2007’ye kadar da öyle devam etti ve askerden sonra 2008 yılında Bilici Medya’yı kurdum. Her zaman uzaktan hayranlıkla izlediğim Marmara FM, önce Radyo A sonra Trak FM olmuştu. Sonra da Silivrim FM. Bana işletmeciliğini yapar mısın dediler ve yeni bir yola çıktım. 3 yıl sürdü. Nagihan Şanlı ve Seda Oral ekibimdeydi ama benim için zorlu bir süreçti. Kazık yediğim çok oldu. Yol arkadaşlığı yaptığım isimlerde keza öyle. 2013 Haziran ayında tekrar Küpe Fm’e dönüş yaptım.

Çok yoğun konuk almaya başladın sonrasında. Farklı alanlarda konukları nasıl buluyorsun ve yayına nasıl hazırlanıyorsun?

Haftada 8 konuk, 15’e çıktığı da oldu. Siyaset, sağlık, esnaf, basın, eğitim... Aslında mesleğimiz gazetecilikle çok benziyor. Yayıncılıkla uğraşan insanların her konuda ama az ama çok bir fikri ve konulara hâkimiyeti oluyor. Yayın öncesi yarım saat konuklarımla sohbet ediyorum. Zaten neyi ön plana çıkarmak istediklerini o konuşmada anlıyorsunuz. Sorularda kendiliğinden oluşuyor; ben de merak ettiklerimden ekleme yapıyorum ve sorunsuz bir şekilde götürüyoruz. Bugüne kadar programa gelmem diyen biri hiç çıkmadı. 5 Çayı diye bir program yapıyordum mesela. Deniz Seki, Haluk Levent, Candan Erçetin, Funda Arar gibi isimlerle bant kaydıyla yayın yapıyorduk. Hala da çok farklı isimler gelip konuğumuz oluyor. Bunda Sırdaş Grup’un Başkanı Rıdvan Sırdaş ve Dilek Sırdaş’ın önemi büyük. Küpe FM bağımsız ve hiçbir kurumla ilişkisi olmayan bir radyo. İnsanlarda bunun farkında. Rahatlıkla her kesimden, her siyasi görüşten insan radyomuza gelip konuk olabiliyor.

Zorlandığın anlar oluyor mu?

Bu konuya girmesek mi (gülerek). Tabi ki oluyor. Bazen konuktan çok benim konuştuğum zamanlar oluyor.

Konuklarına  hazırladığın özel sürprizlerden de bahsedelim... Mektuplar ve yeni çıkacak kitabın var gündemde...

İlk etapta yayına aldığımız konuklarımız program sonrası anı defterine duygularını yazsın diye bir defter açtık. İçi yazılmaya başlayınca kendimi borçlu hissettim. Çünkü bazen hiç tanımadığınız bir konuk bile sizin hakkınızda öyle güzel cümleler sıralıyor ki. Anı defterinde yazılı mesajlara mektupla cevap vermeye başladım: Bay Bilici’den Mektup Var çalışması ortaya çıktı. Mektupları tek tek teslim ettik. 300’ü aşkın konuğumun mektuplarının toplanacağı bir kitap çalışması da var. Yılbaşından sonra onun da çalışmasına başlayacağım.

Radyo dışında sosyal hayatta zamanın nasıl geçiyor?

Üretmeden durmak beni mutsuz ediyor. Mesela işsiz kaldığım maddi yönden zorlandığım zamanlar da oldu. Ama beni üretememek daha çok üzdü. Şimdi radyo dışında birçok sosyal çalışmalara katlıyorum. Yardım konserlerinde sunuculuk yapıyorum mesela. Ya da özel programlarda. Bir de Feraye isimli bir mekânda şiir geceleri yapıyoruz. Sağ olsun İbrahim Orçin bana piyano çalıyor ve Perşembe geceleri şiir severlerle buluşuyoruz.

Devam eden ve ileriye dönük yeni projelerin var mı?

Çalışmasına başlayacağım ve yaz başında hayata geçecek Halk Oyunları Belgeseli Projem var. Bir de ‘Şehrin Simgeleri’.Yaylı Kadriye, Lapa Kadir, Kırmızı Kart Hatice lakaplarıyla tüm Silivri yerlilerin tanıdığı, hatta dışarıdan gelen insanlarında haklarında fikir sahibi olduğu isimler bunlar. Belki bir çay bahçesinde Kamil Bilici kim deseniz tanımayanlar çok çıkar ama bu isimler hakkında hemen herkesin bir fikri vardır. Bu proje beni çok heyecanlandırıyor. Birde tüm konuklarımın program kayıtlarını tek bir sitede topladım. 300 konuğun ses kaydı olan bir site bu. Şehrin hafızası gibi, sesli kütüphane gibi.  10 yıl sonra bile bu kayıtları dinleyerek geçmişten hatırladıklarımız olacak. Belki o zamanın şartlarıyla bugünü karşılaştırma fırsatımız doğacak.

Bu kadar iş seni yormuyor mu? Silivri’de seni tanıyanların en çok merak ettiği soruyla devam edelim. Evlilik düşünmüyor musun?

İşte bu kadar çok işim olduğu için evlenemiyorum (gülerek) Ben aile konusunda çok şanslı bir adamım. Annem bütün hayatını benim üzerime kurmuş bir insan. Mutlu olmam, iyi hissetmem için gözümün içine bakıyor. Demin de ifade ettim; ben üretince mutlu olabiliyorum sadece

Aşk seni mutlu etmiyor mu?

İlk zamanlarda ediyor etmesine de sonrası sorun. İlişki ilerledikçe mutsuzluğun ana kaynağı o oluyor. Yaptığın şeylerden de zevk almamaya başlıyorsun. Dengemi bozuyor. Mümkün olduğunca steril, sadece işimle yaşamak istiyorum. Hem şiir okuyorum, hem duygusal bir adamım. Yani dengemi kaybetmeye çok müsait bir yapım var.

Unutamadığın bir konuğun ya da program anın var mı?

MHP İstanbul Milletvekili Merak Akşener. Çok saygı duyduğum ve sevdiğim bir isimdir. O programı unutamam mesela. Programda hoşuma gitmeyen, ya da fikren benimsemediğim şeyler de söyleniyor. Sonuçta ben objektif davranarak her görüşe, her söze yer vermek durumundayım. Ama insanız bazen objektif olamayabiliyoruz. Mesela konuklarımın çok çok zıt bir şey söylediği zaman şarkı arası vermişliğim de olmuştur (gülerek) Tabi şarkı arasında ufak da bir sohbet ediyoruz. Bu konuya çok girmeyelim diye rica ediyorum beni kırmıyorlar. Bir de yakın zaman da Müzik Öğretmeni Volkan Yaran ve öğrencileri ile 23 Nisan Özel programı yapmıştık. O program da benim için çok keyifliydi. Çağrıbey Ortaokulu’nun 300 kişilik bir korosu var. O gün yayında Volkan Hocamız ve 30 öğrencisiyle birlikte stüdyoya girmiştik. Program sırasında çok heyecanlanmıştım.

Silivri’nin siyasetini ve yerel basınını nasıl görüyorsun?

Mesela Büyükçekmece’den ve Çorlu’dan konuklarım olmuştu. Sanırım biri sanat diğeri sivil toplum kuruluşu ile ilgili bir programdı. Program sonrası sohbet ederken bana meclis üyesi olduklarını söylediler. Silivri’de meclis üyesi demek yaptığımın programın ana sebebi demek. Ama yayında hiçbiri söylemedi bile meclis üyesi olduğunu. Silivri’de biz daha fazla ağırlık veriyoruz unvanlara. Sanırım sıkı ilişkilerden kaynaklanıyor bu durum. Bir de Silivri çok göç almasına rağmen gelenler hemen yerliye adapte oluyor. Basında aynı şekilde. Farklı ilçelerden  basın mensuplarıyla da program yaptık. Bizde içeriden baktığımızda Silivri basını diye bir gerçek var. Burada Silivri Demokrasisi var. Silivri’nin farklı bir yapısı var.

Son olarak dinleyicilerine ve Gazete İstanbul Okuyucularına iletmek istediğin bir mesaj var mı?

15 yıldır yaptığım radyo programlarımı ‘Sevgiyle sevgiliyle, dostla ve dostça, günün tüm zorluklarına, günün tüm olumsuzluklarına, günün tüm umutsuzluklarına rağmen inadına hoşça kalın’ diye kapatıyorum. Gazete İstanbul okuyucularına da aynı dileklerimi gönderiyorum

Röportaj: Müge CESUR ÖZMEN

kısa kısa

Aile: Annem

Çocuk: Özlem

Siyaset: Rekabet

Dostluk: Güven

Radyoculuk: Aşk

Renk: Sarı kırımızı

Yemek: Köfte

Kadın: Denklem (çözülmesi zor ben çözemedim)

Tatil: Keşke fırsat olsa

Silivri: Tutku

Şiir: Hayat

 

Gazete İstanbul - Müge Cesur Özmen

www.teksilivri.com 

Editör: TE Bilişim