Türkiye Çevre Platformu (TÜRÇEP) toplantılar serisi, 12-12 Nisan 2019 tarihleri arasında Sivil Düşün desteği ve Van Çevre Derneği (Van-Çev-Der) ev sahipliğinde Van Ticaret ve Sanayi Odası Toplantı Salonunda yapıldı.

Toplantılara Silivri Çevre Derneği adına başkan Ali Korsan ve yönetim kurulu üyesi Adem Akıncıoğlu katıldı.

Mersin, Silivri, İğne Ada, Mardin, Mardin-Kızıltepe Çanakkale, Hakkâri, Niğde, Artvin, İstanbul, Silivri Çevre Derneği, İzmir, Eskişehir, Antalya, Kocaeli, Muğla, Bergama, Ordu, Kemal Paşa, Lüleburgaz, Zonguldak, Tarsus ve Diyarbakır TÜRÇEP Temsilcilerinin de katıldığı toplantıda ağırlıklı olarak Van Gölü Havzasının çevre sorunları tartışıldı.

Toplantı sonunda aşağıdaki konuların basın ve kamuoyu ile paylaşılmasına karar verildi;

Van Gölü kirliliği, Koruma Kanunu ve çözüm önerileri, havzasında 1.200.000 insanın yaşadığı, dolaylı ve dolaysız yollarla kanalizasyon ve evsel atıkların denize akıtıldığı, çevresinde bulunan onlarca derenin denize ulaştırdığı kanalizasyon ve evsel atıkların arıtılmadan göle akıtıldığı, sahil niteliğinde olan tüm göl çevresinin özel ve resmi kuruluşlar tarafından işgal edilmiş olduğu dile getirildi.

Van Gölü Havzası’nda yaşayan halkın göldeki kirlenme ile ilgili bilgi eksikliği acilen giderilmeli, göle sınırı olan il ve ilçelerde farkındalık yaratabilecek eylem ve etkinlikler düzenlenmelidir.

Gölün kurtuluşu; yörede yaşayanların elinde olup, öncelikle konuya ilişkin bilgilenmeli, haklı tepkilerini, zamanlı olarak her platformda dile getirmelidirler.

İç Anadolu’da yaşanan sulak alan, sazlık ve göl kayıplarının, başka bölgelerde de yaşanmaması için acil önlemler alınmalıdır.

Öncelikle göle deşarjların 2872 sayılı çevre kanunu ve Su Kirliliği Kontrol Yönetmeliği gereği atık su deşarjları kesin olarak önlenmelidir.

Var olan kirlilik durumunun tespit edilerek acil durum planı yerel kuruluşlarla hazırlanmalı ve yerel kaynaklarla bir Temizleme Programı yapılmalıdır.

Büyükşehir ile Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü ekiplerince kaçak yapıların mahkeme yolu ile yıkılması ve kaçak yapılaşmaya izin verilmemesi gerekmektedir.

Önemli bir ekosistem olan sazlıkların dolgu yapılarak, imara açılarak, yol yapılarak veya yakılarak yok edilmesi kabul edilemez.

Önlem alınmaması halinde yakın bir gelecekte yöre halkının Van Denizi olarak da isimlendirdiği göl, büyük bir bataklığa dönüşecektir.

“Van Gölü Havzası Koruma Kanunu” nun çıkarılması için TBMM ne çağrı yapıyoruz.

300 gününün güneşli geçtiği yörede Rüzgâr ve Güneş Enerji Santralları yerine, derelerin yok olmasına ve ekosistemin ileri derecede olumsuz etkilenmesine neden olan, yörede endemik bir tür olan İnci Kefali göçünü engelleyen nehir tipi hidroelektrik (HES) santralların yapılması kesinlikle önlenmelidir.

Sadece yörede değil ülkemizin her bölgesinde yerel tohumların ve tarımsal biyoçeşitliliğin kaybolmasına yönelik olarak ve tohum, tarım ilacı şirketlerinin çıkarlarını öne alan yasa ve yönetmeliklerin değiştirilmesi, tüketici ve çiftçi haklarını koruyan tarım politikalarının geliştirilmesinin çok önemli olduğunu vurguluyor ve ekoloji mücadelesi yapan tüm kişi ve kuruluşlara bunun acil bir görev olduğunu hatırlatmak istiyoruz.

Suyun, toprağın, ormanların ve tüm doğal varlıklarımızın korunması, doğal özelliklerinin yok edilmeksizin doğa ile barışık bir yaşamın sürdürülmesi ile olanaklıdır.

Bunun için yaşadığımız coğrafyada toprak ve suyun etkin ve verimli biçimde, üretim odaklı kullanılması, toplumsal çıkarlarımızın ve üreticilerimizin, çiftçilerimizin çıkarları önceliğinde kooperatifleşmenin desteklenmesi ve teşvik edilmesi gerekmektedir.

Ekolojik toplumlarda; kapitalist anlayışla insanın insana ve insanın da doğaya hükmetmesi söz konusu olamaz.

Toplumların; tükettiği kadar ürettiği, hiyerarşiden uzak, demokratik, daha özgür, daha temiz ve yaşanılır bir dünya için yapılan önerilerin tartışılmasına ve değerlendirilmesine gerek bulunmaktadır.

Editör: TE Bilişim