Eskişehir'e niçin gidildi...

  Geçtiğimiz hafta sonunda Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar’ın davetlisi olarak Eskişehir’e gittim. Işıklar, CHP’li ve AK Partili bir grup belediye meclis üyeleri, başkan yardımcıları, bazı birim müdürleri ve iki gazeteci arkadaşımla birlikte katı

 

Geçtiğimiz hafta sonunda Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar’ın davetlisi olarak Eskişehir’e gittim.

Işıklar, CHP’li ve AK Partili bir grup belediye meclis üyeleri, başkan yardımcıları, bazı birim müdürleri ve iki gazeteci arkadaşımla birlikte katıldığımız “Eskişehir İnceleme Gezisi”nde, Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen’in başkanlığındaki Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’nin ödüllü projelerini yakından gördük ve daha da önemlisi belediyeciliğe farklı bir bakış açısını görerek değerlendirme fırsatı bulduk.

 

Biz Eskişehir’deyken telefonlarımız durmak bilmedi. Her arayan Silivri’nin dedikodudan kaynadığını anlattı.

Neyin dedikodusu yapılıyordu?

Geziye kimlerin katıldığının…

Geziye katılan AK Partili Meclis üyelerinin niçin Başkan’la kavga etmek yerine uyumlu bir şekilde çalışmayı tercih ettiklerinin…

Geziye katılan ve “Selamici” oldukları zannedilen CHP’li meclis üyelerinin artık “Özcancı” mı olduklarının…

Geziye katılan ben dahil üç gazetecinin “yandaş” olduğumuzun…

Fesüphanallah…

 

İsterseniz dedikoduları bırakalım da Eskişehir’e niçin gidildiğinin ve orada neler yapıldığının, bu gezinin ne gibi sonuçlarının olacağını anlatalım.

Öncelikle hiç kimse oraya tatil için gitmedi. Eğer tatil için gidilseydi hepiniz takdir edersiniz ki Türkiye’nin değişik yerlerinde gerçek anlamda kış tatili yapabileceğimiz sayısız mekân vardı. İstenseydi oralara gidilebilirdi.

Eskişehir, belediyecilik hizmetleri açısından Türkiye’de örnek gösterilecek bir numaralı şehirdir.

Bu gezinin amacı da; Silivri’yi yöneten kadroların, Türkiye’nin ödül rekortmeni olan en yaratıcı belediyesinin çalışmalarını yakından görerek incelemesinin sağlanmasıdır.

“Her şeyin en iyisini ben birilim” derseniz  verimli olamazsınız.

Daha iyilerinin, en iyilerinin varlığı kabul edecek ve onları gidip görerek kendinize örnek alacaksınız.

İşte, Özcan Işıklar hiçbir kompleks duymadan açık açık bunu yapıyor.

 

Eskişehir’de iki önemli “belediyecilik zihniyeti” dikkatimi çekti.

Bunlardan birincisi “sinekten yağ çıkarmak” diye de tabir edeceğimiz aklınıza gelen ve elde olan neredeyse her şeyi değerlendirecek bakış açısı…

İkincisi “yoktan var etme” zihniyeti…

Evet, sinekten yağ çıkarak derken neyi kastediyorum?

Adamlar bokludereyi bile değerlendirmişler. Porsuk Çayı’nın şehrin nefes alma merkezi haline geldiğini ve Eskişehir’e adeta Venedikvari bir hava kattığını gidin ve görün…

Büyükeşren herşeyi, neredeyse çöpleri bile değerlendirmiş.

Örneğin, çok uzun yıllar önce var olan bir fabrikanın şehrin tam ortasındaki yerden bitme bacası, çok şık taşlarla kaplanarak bir sanat eseri haline getirilmiş.

Yine yıllar önce sebze ve meyve hali olarak kullanılan, patlıcan, kabak ve pırasa sergilenen tarihi han, İstanbul’daki Çiçek Pasajı'nı andıran bir düzenleme ile Gençlik ve Sanat Merkezi haline getirilmiş. İçerisinde tiyatro salonu ve Eskişehir’in kültürünü yansıtan ürünler satan dükkânlar var.

Eskiden yağ fabrikası olarak kullanılan kentin tam ortasındaki bir başka bina, restore edilerek modern bir AVM haline getirilmiş.

Bunun gibi birçok örnek var…

Hele az önce de bahsettiğim gibi bir Porsuk Çayı var ki sormayın gitsin…

Yıllar önce bizdeki Boğulca Deresi gibi içerisi hoş olmayan madde kaynayan, leş gibi kokan ve şehre Allah’ın verdiği bir ceza olarak kabul edilen Porsuk Çayı, özel bir çalışma sonucunda neredeyse Allah'ın verdiği ödül haline getirilmiş.

Eskişehir’de çarşının tam ortasından geçen 13 km’lik Porsuk Çayı, denizi olmayan kentin adeta nefes alma noktası olmuş.

İsterseniz içerisinde tekne ile romantik bir gezinti yapabiliyor, isterseniz de kentin bir ucundan diğer bir ucuna giderken aynı tekneleri metro gibi kullanabiliyorsunuz.

 

Eskişehir’de deniz olmadığı için 300 metre uzunluğundaki yüzme havuzunun çevresine kum dökerek yapan bir plaj yapmışlar.

İsteyen Porsuk Çayı’nda tekne gezintisi yapıyor, isteyen de yaz aylarında plajda güneşlenip yüzüyor…

 

Atatürk’ün ve İsmet İnönü’nün, konuşan balmumundan heykelini yapmışlar. Atatürk ve İnönü bizzat kendi sesleri ile öğrencilere Kurtuluş Savaşı tarihini anlatıyor…

 

Bütün bu saydıklarım parayla pulla, iktidardan olan belediye başkanı ile olacak işler değil. Bu çalışmalar ve hizmetler, sanatçı bir kafa yapısı olan belediye başkanıyla, kent için çalışırken adeta sanat eseri üretiyor gibi özenen bir belediye başkanıyla olacak türden çalışmalardır.

Eskişehir’in üç dönem belediye başkanlığını yürüten Yılmaz Büyükerşen, her şeyden önce sanatçıdır.

Heykeltraştır…

Tiyatro oyuncusudur…

Öğretim görevlisidir…

Tasarımcıdır…

İşte bütün bu unsurların birleşmesiyle Eskişehir mucizesi gerçekleşmiştir.

Eğer iş sadece paraya ve iktidar gücüne kaldıysa getirin Silivri siyasetinin edisiyle büdüsü olan Hüseyin Turan’la Metin Karakaş’ı; ondan sonra bir kasaba nasıl katledilir, belediyeciler nasıl karun gibi zenginleşerek firavunlaşır izleyin…

 

Gelelim Özcan Işıklar’a…

Eskişehir’e niye gidildi?

Özcan Işıklar ne yapmak istiyor?

Özcan Işıklar, zaten Eskişehir mucizesini iyi biliyor. Sadece bu gezi ile, siyasi kararları birlikte aldıkları belediye meclis üyelerine ve yine birlikte çalıştığı başkan yardımcıları ile birim müdürlerine, Türkiye’nin örnek şehrini göstermek istedi.

Silivri’yi yönetirken eğer ki kendinizi aşmak ve zincirleri kırmak istiyorsanız; daha iyilerini gidip görecek ve örnek alacaksınız.

Her şeyin en iyisini ben bilirim kafası ile belediyecilik yapılmaz.

Işıklar, kim bu işi daha iyi yapıyorsa gidip onun çalışma sistemini inceleyen bir siyasetçi.

Okumadan, araştırmadan, gidip görmeden ve geldiğinde de Silivri’deki örnekleri ile mukayese etmeden bu iş olmaz.

İşte Işıklar bunu yapıyor.

Hem kendisi yapıyor, hem de ekibini oralara götürüp göstererek onların da yapmasını sağlıyor.

 

Evet…

Eskişehir mucizesini gittik ve gördük.

Şimdi ne yapacağız?

Oradaki projelerin aynısını Silivri’de mi uygulayacağız?

Tabi ki hayır…

Gittik, gördük ve gördüklerimiz üzerine beyin jimnastiği yaptık.

Zihinlerimizi zorladık…

Örneğin yukarına anlattığım “sinekten yağ çıkarma” zihniyeti Silivri’de nasıl uygulanır?

"Yoktan var etme zihniyeti" Silivri’de nasıl uygulanır?

Burada yok olan neleri var edebiliriz?..

Eskişehir mucizesini gören ve tanıyan belediye kadroları, artık kafalarını bu zihniyetin Silivri’de nasıl uygulanacağına yoracaklar