Bundan yıllar önce ulusal medyada tartışılan bir konu başlığı vardı.

Bu köşeler babamızın malı mıdır” şeklindeki konu başlığı Türk medya dünyasında bir etik tartışmayı da beraberinde getirdi.

Hürriyet Gazetesi’nin eski Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök’ün Emin Çölaşan’la yaşadığı polemik sırasında ortaya attığı bu konu başlığı; köşe yazarlarının işleyecekleri konuları kendi keyiflerine göre belirleyip belirleyemeyeceklerini kapsıyordu.

Silivri yerel medyasının Türkiye’nin en dinamik yerel medyası olduğunu her zaman belirtiyorum.

Silivri medyasında sayıları çok değil bendeniz dahil 3-4 tane düzenli köşe yazan arkadaşımız var.

Şimdi aynı konu başlığını kendimiz için sorguluyorum;

Bu köşeler babamızın malı mıdır?

Gündeme taşıyacağımız ve okuyucumuzun dikkatine sunacağımız konuları kendi keyfimize göre mi yoksa kamuoyunun beklentilerine göre mi seçmeliyiz?

Silivri siyasetinin başrolü de kahramanı da belediye başkanıdır…

Silivri gazeteciliğinde hepimizin kaleminin ucunda belediye başkanı vardır.

Silivri’de kural şudur;

Belediye başkanını eleştirirsen okunursun…

Eleştir(e)mezsen okunmazsın…

Ancak eleştirilerimizin haklı ve mantıklı bir dayanağı olması gerekiyor.

Bugün Silivri’de çok uzun yıllar sonra “oy verdi-vermedi, sağcı-solcu, Sünni-Alevi, şu partiden-bu partiden” diye insanlar arasında ayırım yapmayan bir belediye başkanı var…

Yalan mı?

Değil…

Bir çocuk görünce arabasından fırlayıp yanına giden bir belediye başkanı var.

Yalan mı?

Bu da değil…

Ancak ne yazık ki; eline para geçtiği zaman çekme helvası gibi yüzünü gözünü gerdiren bir bayan gazeteci, sırf belediyede çalışan sevgilisini müdür yapmadı diye bu belediye başkanına meslek hileleri ve kelime oyunlarıyla çelme takmaya çalışıyor.

Meslek etiği adına hatırlatıyorum;

Eleştireceksen öyle bir eleştir ki; herkes şapka çıkarsın…

Dayanaksız eleştiriler yapacağım diye kelimeleri dolandırıp saçmaladıkça komik oluyorsun…

Altını çiziyorum;

Burası er meydanıdır...

Kalemini gerdirmek, yüz gerdirmeye benzemez...