AK Parti'nin Cici Kızı

Tuğba Alkaya, AK Parti kadrolarından Silivri Belediye Meclis Üyesi seçilen; sessiz, sakin, hanımefendiliği ile bilinen bir genç kızdır.

Şimdiye kadar hiçbir taşkın davranışı görülmemiş, gereksiz çıkışlarda bulunmamış, siyaseti sulandırmamış bir arkadaşımızdır.

Adeta AK Parti’nin cici kızıdır.

Ancak, geçtiğimiz Cuma günü gerçekleşen meclis toplantısına gündem dışı söz alarak yaptığı bir konuşmayla Özcan Işıklar’ı havalara zıplatarak çileden çıkarmayı da başarabilmiştir.

Peki Alkaya kürsüden ne söyledi de Işıklar’ı kızdırarak avaz avaz bağırmasına sebep oldu?

Gelin şimdi Alkaya’nın yaptığı çıkışı ve etkilerini gözden geçirelim
 

Cahil insanların dini duyguları üzerine kurgulanan birtakım zekâ oyunları ile o insanları tahrik etmek, algılarını yönetmek ve belirli kişilerden nefret etmelerini sağlamak çok kolaydır.

Müslümanlığı anlamak zekâ ister…

Örneğin, ben Kuran’ı Kerim’in Arapça’sının okunması yerine Türkçe'sinin okunmasının ve burada verilen mesajların iyice anlaşılarak hayatımıza rehberlik etmesinin sağlanması taraftarıyım.

Ancak, cahil insanların yanında bunu anlattığım zaman, o insanları fişeklemek isteyen bir din istismarcısı; beni işaret ederek “bu adam Kuran’a karşıdır, kafirdir, katli vaciptir” diyerek o insanları bana karşı kolaylıkla kışkırtabilir…
 
Dini duygular ve bu duyguların cahil insanlar üzerindeki etkileri, zeki ve kötü niyetli insanlar tarafından kullanılarak kolaylıkla birtakım menfaatler elde edilebilir.

Türkiye’de yıllardan bu yana bunun örneklerini yaşıyoruz.


Geçtiğimiz Cuma günü gerçekleşen belediye meclis toplantında konuşan Özcan ışıklar, Aziz Nektarios ile ilgili projesini bir kez daha anlattı.

Işıklar, Mekke’nin bir hac merkezi olduğunu, çok büyük turizm geliri elde ettiğini, aynı şekilde Efes Meryem Ana Kilisesi’nin de Hristiyan Katolikler açısından bir hac merkezi olduğunu ve bu sayede turizm geliri elde edildiğinden örnekler vererek bahsetti.

Işıklar, aynı şekilde Silivri’nin de Hristiyan Ortodokslar açısından bir hac merkezi olduğunu, ancak bunun şimdiye kadar ortaya çıkartılmayarak turizm açısından istifade edilmediğini söyledi.

AK Partili Silivri Belediye Meclis Üyesi Tuğba Alkaya da bu konuşmanın ardından gündem dışı söz alarak; Işıklar’a hitaben kürsüden “siz Mekke ile Silivri’yi bir mi tutuyorsunuz” şeklinde bir eleştiri yöneltti.

İşte bu cümlenin arkasından da Işıklar’ın sinir sistemi infilak etti…
 

Şimdi gelin bir analiz yapalım

Acaba Özcan Işıklar o konuşmasına ne demek istedi?

Öncelikle Mekke mi, Silivri mi, yoksa Aksaray mı, Topkapı mı gibi kıyaslamaların Işıklar’ın aklının ucundan geçmediğini düşünüyorum.

Peki Işıklar ne anlatmak istedi?

Bana göre şunu anlatmak istedi:

..Dünyada üç ayrı hac merkezi var. Bunlardan birisi hepimizin bildiği gibi Kâbe’nin bulunduğu Mekke şehri. Her yıl milyonlarca Müslüman, hacı olabilmek veya umre yapabilmek için Mekke’ye gidiyor. Hacı oluyor ve sevap kazanıyor… Ayrıca Mekke şehri de bu ziyaretlerden dolayı çok büyük bir turizm geliri elde ediyor.

Aynı şekilde Katolik Hristiyanlar da İzmir Efes’te bulunan Meryem Ana Kilisesi’ni ziyaret ederek kendi dinleri uyarınca hacı oluyor. Efes de bu ziyaretlerden önemli bir turizm geliri elde ediyor.

Bu açıdan bakarsak; Silivri Fatih Mahallesi’nde bulunan Aziz Nektarios evinin kalıntıları da Ortodoks Hristiyanlar için bir hac merkezi konumunda.
Bu evin restore edilerek, Ordokoks dünyasının ileri gelenleri tarafından hac merkezi olarak dünyaya ilan edilmesi durumunda, Silivri çok ciddi bir turist potansiyeline kavuşacak..."

Özcan Işıklar da işte bunu anlatmaya çalışıyor…

Ama siyasi beslenmesini din istismarcılığı üzerinden yürüten siyasal islam akımının günümüzdeki temsilcisi olan AK Parti’nin Belediye Meclis Üyesi çıkarak bu projeyi sunan Işıklar'a hitaben “siz Mekke ile Silivri’yi eş mi tutuyorsunuz” eleştirisini yöneltiveriyor.

Hoppala Cafer bez getir…

Özcan Işıklar, bu konuşma üzerine sinirlenerek bağırmaya başlıyor.

Ne diyor?

...İnsanları tahrik etmeyin… Din istismarcılığı yapmayın.... Siyasal beklentiler uğruna cahil insanların dini duygularını kullanmayı amaçlayan böyle psikolojik kurnazlıklar yapmayın...” diyor…

Ve nitekim, dünyanın çeşitli yerlerindeki cahil insanların böyle konuşmalardan ve polemiklerden etkilenerek “vay sen benim dinime laf mı söylüyorsun” diyerek adam vurmaya kalktığından bahsediyor.

"Silivri’yi böyle ortamların böyle gerginliklerin içerisinde sokmaya çalışmayın" diyor…

Gelin şimdi eğri oturup doğru konuşalım…

Haksız mı?...
 

Sevgili Okuyucularım,

Tuğba Aklaya’yı az çok tanırım.

Cahil değildir…

Geri kafalı değildir…

Din istismarcısı hiç değildir.

Ancak, acemi bir siyasetçidir...

Sarf ettiği bu cümlenin, partisi içerisindeki dün istismarcılığından siyasi menfaat sağlayan kesimin hoşuna gideceğini ve takdir edileceğini düşündüğünü zannediyorum.

Yani, birileri Alkaya’yı, “haydi Tuğba böyle bir konuşma yap” diye fitillemiş olabilir.

Çünkü Işıklar’ın bu projesinin hayata geçmesi, Silivri’nin kaderini ve tarihini değiştirebilecek derecede önemlidir.

Eğer ki bu proje hayata geçerse; Silivri’ye sağlayacağı ekonomik girdi, Işıklar’ın gönüllerde heykelinin dikilmesini sağlayacaktır.

Bu da Işıklar’ın rakiplerinin bir daha Silivri’de iktidar yüzü görmesini mümkün kılamayacaktır.

Ve bu projenin engellenmesi de ancak ve ancak din istismarcılığı ile yapılabilir.

Bilmem anlatabiliyor muyum...