57. Silivri Yoğurt Festivali dün itibarıyla başladı.

Bana sorarsanız festivallerimiz yıllardan bu yana son derece eksik ve yetersiz bir şekilde; adeta yapmış olmak için yapılıyor.

Bu eleştirim Özcan Işıklar dönemi için de geçerli, Hüseyin Turan dönemi için de geçerli, Selami Değirmenci dönemi için de geçerli…

İki tane cambaz yürütüp üç tane şarkıcı çıkartmakla bu iş olmaz…

Peki nasıl olur?

Şimdi kuru eleştiri yapmak yerine belediye başkanı ben olsaydım nasıl bir Yoğurt Festivali düzenlerdim onu anlatmak istiyorum.

Öncelikle Silivri Yoğurt Festivali’nin stratejik bir amacı ve bir hedefi olmalı.

Nedir bu hedef?

Yıllar öncesinde yapılmış ve artık orjinalinden hiçbir eser kalmamasına rağmen bir efsane haline gelen Silivri Yoğurdu’nu yeniden canlandırmak ve bu bahaneyle Silivri’nin her yönden cazibesini arttırmak olmalı.

Eski Silivri Yoğurdu’nun en önemli iki özelliği; Tuzla Merası’nda (Maxi Market'in çevresi) otlayan koyunların sütlerinin kullanılması ve geleneksel “kaymak pişirme” vb yöntemlerin uygulanmasıdır.

O zaman belediye olarak bir yıl öncesinden 100 adet koyun ayarlayarak, Tuzla Merası’nın uygun bir bölgesinde 365 gün boyunca o koyunların otlamalarını sağlayacaksınız.

Festival günü de Silivri sahilinin en güzel manzaralı bölgesinde dev kazanlar koyarak eski ve geleneksel yöntemlerle, odun ateşleri üzerinde TV’lerin haber merkezlerinin kameralarının önünde o yoğurtları yapmaya başlayacaksınız.

Bu seromoniye Türkiye’nin önde gelen gurmeleri ile gazetelerin kültür-sanat ve yemek köşelerinin yazarları da davet edilecek. Hatta üç gün boyunca Silivri’de konaklayabilmeleri için gerekli oteller falan ayarlanacak.

Ayvalık bölgesinde düzenlenen zeytinyağı festivallerinde bunu yapıyorlar.

Tuzla Merası’nda bir yıl boyunca otlayan 100 adet koyunun sütünde o bölgenin toprak yapısında yer alan bir takım tuzlar da bulunacağı için yapılacak olan yoğurdun lezzeti de mutlaka bir şekilde yıllar önceki efsanevi Silivri Yoğurdu’na yakın olacaktır.

Türkiye’nin en ünlü gurmeleri ve yazarları ile birlikte Silivri sahilinde o yoğurtları yiyeceğiz.

Bu kadar mı?

Hayır…

Ben eğer ki Silivri’nin belediye başkanıysam; ertesi gün o yoğurtları yanıma alır ve gazeteleri, TV kanallarını dolaşırım. Mazeretleri sebebiyle Silivri’ye gelemeyen gurmelere ve köşe yazarlarına Silivri Yoğurdu’nu ellerimle ikram ederim.

Kusura bakmayın ama belediye başkanı mikrofonu eline alıp da “aydınlık yarınlara yelken açacağııııııııızzzz” diye bağırmakla olmaz.

Çalışacaksın kardeşim çalışacaksın…

Yaratıcı olacaksın…

Bu kadar mı?

Tabi ki hayır…

Akşamları dünyanın parasını verip tanınmış sanatçıları Silivri’ye getiriyorsunuz.

Birer saat sahnede şarkı söyleyip gidiyorlar…

Yoğurt kazanlarının başında hiçbirisini göremiyoruz.,

Daha doğrusu yoğurt kazanlarını göremiyoruz ki başlarında sanatçı görelim.

Benim Silivri’de müzik konusunda gerçekten yetenekli gençlerim var.

Gelecekte Türkiye’nin en ünlü starları olacak kapasitede gençlerimiz var.

Gitar çalanı var, beste yapanı var, şarkı söyleyeni var.

O gençleri, parasını vererek festival için Silivri’ye getirdiğimiz Türkiye’nin en ünlü sanatçılarıyla tanıştırmak niçin hiçbir belediye başkanının aklına gelmez?

Eğer ki benim Silivrim'in yetenekli gençleri kendilerini ispat edecek fırsatı bulamıyorsa o belediye başkanı görevini yapamıyor demektir.

Haksız mıyım Sevgili Silivrililer,

Haksız mıyım?..

Yoğurt Festivali’nin böyle yapılması gerekmez mi?