Türkiye’nin en ünlü isimlerinden Uğur Dündar hakkında FETÖ ile alâkalı bir soruşturma başlatıldığı iddiaları ulusal basında yer almaya başladı.

Uğur Dündar’ı çok iyi tanırım.

Annesi Silivri Akörenli’dir…

FETÖ’cü olduğu iftirasına sadece gülerim.

Uğur Dündar FETÖ'cü olamaz...

Ancak…

Hayatta hiçbir şey göründüğü gibi değildir...

Uğur Dündar bir şovmendir; şov malzemesi olarak haberi kullanır…

Uğur Dündar bir şovmendir; şov malzemesi olarak insanların başlarına gelen olayları kullanır…

İsmail Uğur Dündar ile 1990’lı yılların başında tanıştım. Annesinin memleketi olan Silivri’de bir çiftlik alan Dündar bir süre burada ikamet etti. Hatta eşi Yasemin Baradan ile benim de hazır bulunduğum ve o dönemdeki Silivri Belediye Başkanı Selami Değirmenci’nin kıydığı nikâhla Silivri’deki çiftliğinde evlendi.

Uğur Dündar deyince aklıma rahmetli Ufuk Güldemir’in analizleri geliyor. Dündar için “gazeteci değilsin, televizyoncusun” demişti Güldemir…

Uğur Dündar, 1970’li yıllarda Türkiye’de televizyonun evlere girmesiyle birlikte tanınmaya başladı. TRT ile meşhur oldu ve önce Show TV, daha sonra da Kanal D ekranlarında yayımlanan Arena programıyla şöhret ve gücün zirvesine ulaştı.

Uğur Dündar, televizyonlarda şov amaçlı haber programları yapmaya başladığında Türkiye henüz “algı yönetimi” kavramı ile tanışmamıştı.

Uğur Dündar haberi değil, kendisini ön plana çıkardı. Kendisine profesyonel bir imaj oluşturdu. Televizyon izleyicisinin “Uğur Dündar imajıyla ilgili algısını” yönetti.

Örnek vermek gerekirse; televizyon kameraları eşliğinde yasadışı işlerin döndüğü bir mekân basıldığı zaman; o baskınla ilgili haber yayınının kurgusu; mekândaki yasadışı olayın değil, Uğur Dündar’ın bu olayı ortaya çıkartmasının üzerine hazırlandı. Baskınla ortaya çıkartılan yasadışı olay ikinci planda kaldı.

Daha ayrıntılı bir örnek vermek gerekirse; yayın sırasında Uğur Dündar’ın olay yerine gidişi, arabaya binişi, arabadan inişi, yerden yapılan açılı çekimle attığı adımların dev gibi gösterilmesi gibi unsurlar ön plana çıkartılırken; mekândaki yasadışılık ise kısmen daha geri planda tutuldu.

Ekranda yayımlanarak izleyiciye pompalanan öncelik her zaman “Uğur Dündar”ın bir olayı ortaya çıkarmış olması”ydı. Neyi ortaya çıkardığı sorusu ise hemen bunun arkasından geldi.

Halkın gözünde yapay bir "kahraman" oluşturuldu...

Cilalanmış, makyajlanmış ve sonradan kahramanlaştırılmış bir televizyon projesi olan Uğur Dündar, bir dönem halkın algısını yönetti. Bazı insanları öcüleştirerek itibarsızlaştırdı. Bazılarını ise yüceltti. O, bunları yaparken, kendisini istihdam eden patronu da Türkiye’nin o günkü şartlarında gücüne güç kattı.

Daha sonra Star TV Haber Merkezi’nin başına geçti.

Evet, Uğur Dündar gerçekten de haber merkezinin başındaydı. Ancak haberleri o hazırlamıyordu. 

Herkes, onun haber merkezini yönettiğini ve haberleri hazırladığını zannetti. Oysaki gerçek hiç de öyle değildi. Bütün her şey, basit bir kelime oyununun arkasında saklanmıştı.

Jeneriklerin en tepesinde ve “Haber Dairesi Başkanı” olarak Uğur Dündar’ın adı geçerken, “Haber Genel Yayın Yönetmeni” olarak da Yılmaz Özdil yer alıyordu.

Gazetecilik, habercilik ve yayıncılık işlerine biraz ucundan kıyısından bulaşmış herkes bilir ki; bir haber merkezini yöneten kişi “Haber Genel Yayın Yönetmeni”dir.

TRT bürokrasisi hariç hiçbir özel televizyon kanalında “Haber Dairesi” diye bir birim yoktur. Böyle bir birim olmadığı için de “Haber Daire Başkanı” diye bir pozisyon da yoktur. Hatta gereksizdir... Star TV’nin künyesinde o dönem kullanılan bu sıfat, sadece (spiker denilmemek için) Uğur Dündar’ı onore etmek amacıyla konulan suni bir isimlendirmeden ibaretti.

Bir televizyon kanalının haber merkezi sadece televizyonculardan oluşamaz. Gazetecilerin de işin içerisinde olması gerekir. Aynı şekilde TV haber merkezi sadece gazetecilerden de oluşamaz. Televizyoncuların da işin içerisinde olması gerekir.

Buradaki gazeteci Yılmaz Özdil, televizyoncu ise Uğur Dündar’dı…

Aslına bakarsak dönüp dolaşıp rahmetli Ufuk Güldemir’in Uğur Dündar için kullanmış olduğu “gazeteci değil, televizyoncu” tanımlamasının doğrulu ortaya çıkıyor....

Uğur Dündar, algı yönetimini çok iyi kullanarak kendini kahramanlaştırmaya bayılır.

Uğur Dündar eğer ki “gazeteci” ise; bu şartlar altında olsa olsa ancak gazeteciliğin arabeski olabilir...