Sevgili okuyucularım,

Zaman zaman Silivri’deki gazetecileri eleştiriyorsunuz. Bizleri parayı verenin düdüğünü çalmakla itham ediyorsunuz.

İşte buradan itiraf ediyorum ki; sonuna kadar köküne kadar haklısınız…

Bakın şimdi aynen sizin gibi benim de çok fazla yakındığım bir olayı anlatacağım.
 

Geçtiğimiz hafta sonu Silivri Merkez Taksi (eski adıyla Sahil Taksi) durağında çalışan üç şoför arkadaşımız Edirne’ye gitti. İçlerinden birinin doğduğu köy Yunanistan sınırları içerisinde kaldığı ve sınıra da çok yakın olduğu için onun davetiyle kaçak olarak sınırı geçip köye çay içmeye gidiyorlar.

Evet belki bu yaptıkları yasadışı bir davranış. Ancak hangimizin şeytana uyduğu anlar olmuyor mu ki. En azından yaptıklarının zararı kendilerinden başka kimseye dokunmadığını düşünüyorum.

Neyse Baha Erdoğan, Hasan Şıpka ve Mutluhan Çorbacıoğlu adlı genç arkadaşlarımız sınırı geçerek Yunanistan’daki köye varıyorlar. Ancak burada ya birisi şikayet etti ya da başka bir şanssızlık oldu ki Yunan askerlerine yakalanıyorlar.

Taksici üç arkadaşımız (bu yazının yazıldığı dakikalarda) halen Yunanistan’da gözaltında. Mahkemeye çıkartıldılar ve serbest bırakıldılar. Ancak uluslararası antlaşmalara göre dışişleri bakanlıkları arasındaki yazışmalar tamamlanana kadar Yunanistan sınırları içerisinde Birleşmiş Milletler’e ait bir toplama kampında tutuluyorlar.

Aileleri korku içerisinde…

Sizin veya bir yakınınızın başına geldiğini düşünün.

Korkmaz mısınız?..

Neyse ki Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar devreye giriyor ve Yunanistan’daki Türk asıllı Rodop milletvekili Ayhan Karayusuf’un da ilgi göstermesiyle üç kafadar biraz daha rahat koşullar altında Silivri’ye dönecekleri günü beklemeye başlıyor.
 

Sevgili Okuyucularım,

Şimdi size soruyorum; bu olayı hangi gazete ve internet sitelerinde okudunuz?

Ben yazdım…

Yani benim yönettiğim supersilivri.com bu olayla ilgili gelişmeleri an be an haber konusu yaptı. Halen de yapmaya devam ediyoruz.

Özgün Deniz Gündüz arkadaşımız, eşinin de Yunanistan’da avukatlık yapması sebebiyle konuyla yakından ilgilendi ve haber yaptı.

Müge Cesur yine konuyla ilgilendi ve haber yaptı.

Ulusal basın supersilivri.com’dan alıntı yaparak haber yaptı.

Peki Hürhaber nerede?

Yusuf kardeşimizin “..ağabeeey ben efendiyim, ağabeeeyy en çok ben takip ediliyorum..” diyerek hileli yazılımlar kullanıp "en çok takip ediliyor" (!) yalanıyla pazarladığı Silivri Haber Ajansı nerede?

Nerede?..
 

Sevgili Silivrililer,

İnternet haber siteleri olsun yazılı basın olsun; eğer ki Silivri’nin gazeteleri ve gazetecileri, Silivri insanının bir derdi ve bir sorunu olduğu zaman bunun üzerine gitmeyecekse, yaşanan sorunları yayın konusu yapmayacaksa, o zaman o gazeteler niçin yayımlanıyor merak ediyorum.

Şimdi gelin elimizi vicdanımıza koyup bir özeleştiri yapalım.

Bu olayı yaşayan üç arkadaşımız da taksi şoförlüğü yaparak ailelerini geçindiren insanlar. Gazetelere ve internet sitelerine reklam verip para dağıtacak güce sahip değiller.

Şimdi bu durumda ben de hem Hürhaber’in sahibi Sevginar’a,  hem de Silivri Haber Ajansı’nın sahibi Efendi Yusuf’a soruyorum.

Bu olayın hiç mi haber değeri yok?

Niçin taksici arkadaşlarımızın yaşadıkları bu soruna ilgi göstermediniz?

Zengin olmadıkları için mi?

Para dağıtmadıkları için mi?

Siz nasıl gazetecisiniz?

Ayıp değil mi?

Utanmıyor musunuz?
 

Sevgili Silivrililer,

Silivri’nin trilyoner işadamları bir sorun yaşadıkları zaman hemen Hürhaber yanlarında. Rüşvetle zengin olan siyaset ağaları bir sorun yaşadığı zaman hemen Hürhaber yanlarında.

Ama üç Silivrili taksi şoförü üstelik uluslararası bir sorun yaşıyor; ancak Hürhaber tınlamıyor bile.

Tüküreyim ben böyle gazeteciliğin içine..

İşadamlarının açılışlarına elinde sopalı kamerasıyla, fotoğraf makinasıyla ayakları arkasına vura vura koşarak giden Efendi Yusuf (Silivri Haber Ajansı, kısaltılmış adıyla SHA) Silivrili taksi şoförlerinin yaşadıkları uluslararası sorunu tınlamıyor bile.

Bu iki yayın kuruluşunda bir haftadır olayla ilgili tek bir satır bile göremezsiniz.

Varsa yoksa zenginlerin haberleri…
 

Sevgili Silivrililer,

Hürhaber, 13 yıldır Silivri’de yayın yapıyor.

Bir kere bile, haksızlığa uğrayan bir insanın sesi olduğunu gördünüz mü?

Silivri Haber Ajansı (Efendi Yusuf) 5 yıldan bu yana Silivri’de yayın yapıyor.

Bir kere bile, zor durumda kalan bir insanın sesi olduğunu gördünüz mü?

Varsa yoksa zenginler…

Varsa yoksa işadamları…

Varsa yoksa rüşvetle ve haram parayla zengin olmuş siyasetçiler.

Tüküreyim ben böyle gazeteciliğin içine…

Yazıklar olsun…

Utanın be...

Utanın...