Yetgin Çavdar, Silivri siyasetinin bir dönemine damgasını vurmuş önemli bir isim. Milli Gençlik Vakfı’nda başladığı siyasi yaşamına Refah Partisi ile devam etti. Recep Tayyip Erdoğan, Refah Partisi İstanbul il başkanıyken, Çavdar da Silivri ilçe başkanıydı. Fazilet Partisi ve Saadet Partisi dönemlerinde Silivri’den çok İstanbul teşkilatlarında faaliyet gösterdi. AK Parti’nin kurucuları arasında yer aldı ve Alattin Büyükkaya başkanlığındaki kurucu il yönetim kurulunda bulundu. Recep Tayyip Erdoğan’ın başbakanlığındaki AK Parti’nin ilk kabinesinde İçişleri Bakanı olarak görev yapan Abdülkadir Aksu’nun “İçişleri Bakan Danışmanı” ünvanı ile danışmanlığını yaptı. Bir dönem Beylikdüzü Belediye Başkan Yardımcısı olarak görev yaptı. Halen Silivri merkezli “Doğrular Grup” adlı aile şirketinde Yönetim Kurulu Başkanı olarak görev yapıyor.

CEM GÜNER'İN SORULARI VE YETGİN ÇAVDAR'IN CEVAPLARI:

İsterseniz öncelikle genel bir değerlendirmeyle ile başlayalım. Yılların tecrübesi ışığında; Silivri ilçe siyasetinin en popüler konusu olan Silivri’ye MHP’li bir belediye başkanı seçilmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Silivri için sürpriz oldu. MHP’nin Silivri’deki oy oranını biliyoruz. Ancak Cumhur İttifakı ile birlikte Silivri’de MHP’li bir aday gösterilince seçim kazanıldı. Seçim döneminin Cumhur İttifakı adayı ve şu andaki belediye başkanımız da yıllarca siyaset yapan bir arkadaş. Kendisi Silivrili… Silivri’yi tanıyan ve Silivri’nin tanıdığı bir arkadaş. Geldi ve kendini Silivri kamuoyuna kabul ettirdi. Cumhur İttifakı’nın da çalışması ve gayretiyle seçildi. Kendisini tebrik ediyorum.

MHP açısından da önemli bir sonuç ortaya çıktı. MHP’nin İstanbul’da hiç belediye başkanı yoktu ve olma şansı da yoktu zaten. Çünkü oy oranları belli. Ancak Silivri’de çok beklenmeyen bir şekilde Cumhur İttifakı adaylığının MHP’ye verilmesiyle birlikte ortaya çıkan bu sonucu Silivri açısından bir fırsat olarak değerlendiriyorum. Güzel bir şey oldu. Çünkü Silivri’de CHP ve AK Parti arasında zıtlaşma oluşmuştu. Şimdi MHP’li kardeşimizin gelip belediye başkanı olması Silivri’de yıllardır devam eden hoşgörü ortamını devam ettirecek. Silivri açısından da iyi oldu. AK Partililer ve hatta CHP’liler kendisinin icraatlarına bakacak ve belki de destekleyecekler. Önümüzdeki döneme kadar inşallah güzel çalışmalar yapar ve başarılı olursa ki biz başarılı olacağına inanıyoruz ve inanmak istiyoruz işte o zaman kendisiyle gurur duyacağız. Temiz, dürüst, çalışkan ve iyi niyetli bir arkadaşımız. İnşallah güzel şeyler olacak Silivri’de…

Volkan Yılmaz’ın seçimden hemen sonra AK Parti’den uzaklaştığı ve CHP’ye göz kırptığı şeklindeki yorumlar hakkında neler söylemek istersiniz?

Ben böyle bir yoruma katılmıyorum. Volkan Yılmaz sonuçta yeni bir siyasetçi değil. Siyasetin içerisinden gelen bir insan. Genel merkez yönetiminde bulunmuş bir insan. Dolayısıyla nasıl oraya geldiğini çok iyi biliyor. Şu ana kadar ben AK Parti’den uzaklaşma diye bir şey sezmedim ve görmedim. Zaten Cumhur İttifakı da devam ettiği sürece böyle bir şey mümkün değil. Dediğim gibi Volkan Bey acemi bir siyasetçi değil. Kesinlikle böyle bir şey yapmaz. Ancak bunu isteyen bir kesim var tabanda. Karşı tarafta… İşte böyle AK Parti’den uzaklaşsın da ortada kalsın, biz de tepesine binelim diye bekleyen bir kesim var. Bunlar kendilerince böyle yorumluyor. Eğer ki bu yorumlar belediye başkan yardımcılarından yola çıkılarak yapılıyorsa; işte orada arkadaşımızın Silivri’nin tamamına bir mesaj vermesi açısından bu yorumu yapmak yerine; “bak arkadaş geldi ama polemik konusu olacak şeyler yapmıyor, her kesime sıcak davranıyor, belediye başkan yardımcılarını bile illa şu olsun bu olsun diye seçmedi. Liyakate ve ehliyete bakarak yapmaya, yürütmeye çalışıyor” şeklinde değerlendiriyorum ben… Bu arkadaşlar başarılı olursa herkes tebrik edecek. Hepimiz tebrik edeceğiz. Kendisi de memnun olacak. Ona yardımcı olan arkadaşlar da memnun olacak. Evet siyasi görüşleri farklı diye bir tepki var; ancak ben her zaman idarede liyakat ve ehliyete öncelik verilmesi taraftarıyım. Sırf partili olacak diye insan seçmek doğru olmaz. Ama tabi onu oraya getiren insanların da böyle bir talebi var. Onu da göz ardı etmemek lazım…

Özcan Işıklar size göre seçimi hangi nedenlerden dolayı kaybetti?

Özcan Işıklar’ın seçim kaybetmesi için çok sayıda sebep vardı tabi ki… Arkadaşımız birçok hata yaptı. Özcan Bey, yola çıktığı siyasi arkadaşlarını yolda bulduklarına değişti. Bunu seçim kampanyası sırasında SİAD’a geldiğinde kendisine de söyledim. Kaldı ki bu sadece Özcan Işıklar’ın değil, Türkiye’de çok sayıda siyasetçinin yaptığı bir hata bu…

Ebû Müslim Horasani’nin bir sözü var; “Onlar, zarar vermeyeceklerinden emin oldukları için dostlarını kendilerinden uzak tuttular. Kendilerine bağlamak ve kazanmak için de düşmanlarını yakınlaştırdılar. Yakınlaştırılan düşman dost olmadı. Ama uzaklaştırılan dost düşman oldu. Herkes düşman safında birleşince de yıkılmaları mukadder oldu” şeklinde.

Özcan Işıklar da aynen bu hatayı yaptı. SİAD’ı ziyareti sırasında kendisine de söyledim bunu. Belediye meclis üyelerini belirlerken, her partinin dikkat etmesi gereken birinci öncelik yıllarca o partide ve siyasette emek veren insanlara yer vermek olmalı. Ama Özcan Işıklar ne yaptı; karşı taraftan insanları aldı belediye meclis listesine koydu ve onların çevresinin oyunu almaya çalıştı. Ancak onların oyunu alamadı. Zaten alamayacaktı da… Ama bu sefer de kendi insanını küstürdü. Ve kendi insanı bu sefer onun karşısında yer aldı. Böylece de seçimi kaybetmek mukadder oldu.

Çok hatası var, herkes biliyor. İnsanlar soruyor; Özcan Işıklar Silivri’ye bir ağaç mı dikti ne yaptı? Bir tane eserini gösterin diye soruluyor. Silivri bir şehir. Bütçesi var, imkanları var. Bu şehre hangi bütçeyle ne yapıldı? Yıllarca sözde bir tarım merkezini tanıtıp durdu; ancak orada da somut hiçbir çalışmayı ortaya koyamadı. Sadece sözde kaldı ve eyleme dönüşmedi. Çiftçinin, köylünün işine yarayacak hiçbir sonuç ortaya konulamadı. Şu an görüyorsunuz insanlar çarşıya giremiyor. Neden? Çünkü çok ciddi bir otopark sıkıntısı var. Birçok yere “otopark yapacağım, şunu yapacağım, bunu yapacağım” dedi. Ama söylediklerinin hiçbiri yapılmadı. Ve bütün bunlara rağmen aslında yine çok oy aldı. Ben o kadar oy almasını hayretle karşıladım. Demek ki Silivri’de insanlar hala yerel seçim de olsa ideolojik davranıyorlar. Maalesef, şehir adına çok kötü… İdeolojik davranma yerine; “kim daha iyi hizmet edecek, bana nasıl hizmet gelir, beni paramı bana en iyi şekilde kim yansıtır” işte bunların hesabının yapılması gerekirken insanlar “benim partim olsun” şeklinde yaklaştı.

Soruyorum: memnun musun; değilim… Yatırım yaptı mı; yapmadı… Peki kime oyunu vereceksin; ona vereceğim. Niçin; benim partilim… Ne yazı ki, maalesef benim partilim denilerek yanlış insanlara oy veriliyor…

Oğlunuz Salim Çavdar, AK Parti kadroları üzerinden MHP listesi ile belediye meclis üyesi seçildi. Yetgin Çavdar, bayrağı oğluna mı devrediyor?

Herkes bir birey… Benim oğlum da olsa artık 27 yaşında. Ben oğlumu biraz farklı yetiştirdim. Yani oğlum bana bağlı olmadan, bana sormadan bütün işlerini yapabilecek ve kararlarını kendi verebilecek durumda. Ve kendisini çocukluğundan beri bu eğitimle yetiştirmeye çalıştım. İşlerini kendisi yapar ve kararları da kendi verir. Ben de ona çok karışmam. Elbette baba olarak bazı görevlerimiz var ve onları yaptık. Yapmaya da devam ediyoruz. Oğlum Salim Çavdar biliyorsunuz dört sene önce Türkiye Gençlik Vakfı’nın (TÜGVA) Silivri Şubesi’ni kurdu. Dört senedir gerçekten de vakıf bünyesinde çok güzel çalışmalar yaptı. Ve bu uğurda işlerini de aksattı. Vakıf çalışmaları halen devam ediyor. Salim’in meclis üyeliği ile ilgili herhangi bir müracaatı olmadı. Böyle bir talepte de bulunmadı ve para da yatırmadı. Aile olarak bizim de böyle bir talebimiz olmadı. Böyle bir şey düşünmedik. Zaten kendisinin bir görevi vardı (TÜGVA Silivri Şube Başkanlığı) ve o göreve devam edecekti. Ancak son anda ilçe teşkilatımız bir karar vermiş. AK Parti İlçe Başkanı kendisini çağırarak bir görev verdi. Bunun üzerine yanıma gelerek bana da fikrimi sordu. Kararı kendisine bıraktım. Şimdi artık oğul siyasete girince babaya yer kalmıyor. Baba sen dinlen demiş oluyor. Tabi ki benim hayatım ve hayata bakışım farklı. Siyasetsiz de hayat olmayacağını bilenlerdenim. Dolayısıyla böyle devem ediyorum. Zaten biliyorsunuz aktif olarak da bırakmıştım. İşte bu arada da oğlum devreye girdi. Hem Silivri için, hem Cumhur İttifakı ve AK Parti için hem de kendisi için hayırlı olsun diyorum. İnşallah güzel şeyler yapacaklardır. Buna inanıyorum…

İstanbul’da yaşanan İBB başkanlığı krizini ve YSK’nın İBB başkanlığı seçimini iptal ederek tekrarlama kararını nasıl değerlendiriyorsunuz?

İstanbul’da bir seçim yaşadık. Gerçekten başa baş giden bir seçim oldu. Ben de seçim günü sahadaydım, okullardaydım. Resmi bir görevim olmasa bile gelişmeleri sahadan takip ettim. Ancak öyle bir sonuç çıktı ki; yani tam başa baş bir sonuç çıktı. Bu saatten sonra az bir farkla seçimi kaybeden CHP de olsa mutlaka itiraz edecekti. Biliyorsunuz CHP çıktı ve “biz 29 bin 4 yüz oyla kazandık” dedi. AK Parti çıktı ve “biz 3 bin küsür oyla kazandık” dedi. Her iki taraftaki belgeler ve bilgiler kendisinin haklı olduğunu söylüyordu. Sonradan tabi Yüksek Seçim Kurulu da bir açıklama yapınca AK Parti itiraz etti ve YSK da kendine göre bazı kararlar verdi.

Biliyorsunuz daha sonra belli sandıklar yeniden sayıldı ve 29 bin 4 yüz olan oy farkı; 13 bin 7 yüz oya düştü. Bunu CHP de kabul etti, herkes kabul etti. Kimse karşı çıkmadı. Demek ki ortada bir şeyler var ve AK Parti bunları da zaten rakamlarla ve sandık numaralarıyla net olarak ortaya koydu. İşte buraya kadar CHP de dahil kimse itiraz edemedi. Demek ki ortada bir şeyler dönmüş, İşte bu noktadan sonra Yüksek Seçim Kurulu da öyle bir durumda kaldı ki; nasıl karar verirse versin İstanbul’un yüzde 50’sini karşısına alacak. Seçimi iptal etse bir kesimi, iptal etmese diğer kesimi karşısına alacaktı. Kararı nasıl olursa olsun toplumun yarısının bağrını kanatacak bir karar olacaktı.

Ben şöyle düşünüyordum; YSK, bütün oyları yeniden sayar diye düşünmüştüm. Ancak iptal kararı çıktı. Ve gördük ki; 33 bin sandık başkanından 19 bin küsürü kanuna aykırı olarak devlet memuru olmayan kişiler arasından atanmış. Halbuki kanun açık; sandık başkanları ve bir üye devlet memuru olmak zorunda. Yani artık inkar edilemeyecek şekilde görülüyor ki bazı şeyler dönmüş. Keşke yeni seçime gidilmesi yerine oyların yeniden sayılmasına karar verilseydi. Benim şahsi kanaatim bu. Onu da YSK kabul etmedi, reddetti. Şimdi yeni bir seçim kararı alındı. Hayırlı olsun…

Silivri beni biliyor ve tanıyor. Eski Refah Partisi’nden gelme bir siyasetçiyim. Biz bu badireleri çok atlattık, çok gördük. Kazandığımız şeyler elimizden alındı. Refah Partisi bu ülkenin birinci partisi oldu, ama mazbata verilmedi. Aslında birinci partiye mazbata (hükûmeti kurma görevi) verilir ve o partinin lideri başbakan olur. Partimiz birinci olduğu halde başbakanlık verilmedi. Millet birinci seçmiş. O zaman cumhurbaşkanı tarafından ikinci partinin lideri olan Mesut Yılmaz’a verildi başbakanlık. İşte bu ülkede biz bunları yaşadık. Bağrımız çok kanadı, çok yara aldık…

Yine geçmiş yıllarda Recep Tayyip Erdoğan milletvekili seçildi, mazbatası verildi, Ankara’ya gitti ve arkasından mazbatasını elinden aldılar. Belediye başkanı seçildi ve bir şiir okudu diye belediye başkanlığını elinden alıp hapse attılar. Biz o kadar çok yaşadık ki bunları; CHP daha yeni yaşıyor ve feryat ediyor, figan ediyor… Ve bence usule uygun olmayan şekilde olayı da provoke ediyor. Provoke etmemek lazım. Sonuçta ne oldu; Binali Yıldırım getirilip onun yerine oturtulmadı. Geçmişte biz bunları yaşadık. Başbakanlık verilmedi, onun yerine ikinci parti oturtturuldu oraya. Gözümüzün önünde Türkiye’de yaşadık bunu. O zaman CHP hiç ses çıkartmadı. Ama şimdi feryat ediyor. Yeni seçim var. Eğer hakkıyla kazandıysa yeni seçime girecek ve hakkıyla kazanacak. Bu durumun bir haksızlık olduğunu düşünmüyorum. Yüksek Seçim Kurulu’nun kararı tartışılabilir; şöyle olsaydı böyle olsaydı diye. Bakın ben de az önce seçim iptali yerine keşke oylar yeniden sayılsaydı dedim. Oylarımıza sahip olmayacak mıyız? Kanunsuzluk yapılmış bu gündeme gelmeyecek mi? Önemli olan adaletin yerini bulmasıdır. Adalet yerini bulacak…

Burada suni bir mağduriyet oluşturulmaya çalışılıyor. Eğer buradaki plan başarılı olursa Ekrem İmamoğlu kazanabilir. Çünkü bizim milletimiz mağdurun yanında olmayı sever. Aslında burada hak değil haksızlık var. Belli ki bazı usulsüzlükler yapılmış ve bunlar da ortaya çıktı zaten. Şimdi bile bile gerçek bir mağduriyet görüntüsü oluşturulması mümkün değil.

23 Haziran’da eğer ki ilçe seçimleri de yenilenirse size göre tablo değişebilir mi?

Eğer İstanbul’da ilçe belediye başkanlığı seçimleri yenilenirse ben CHP’nin birkaç ilçeyi kaybedeceğini düşünüyorum.

Silivri açısından yorumlarsak…

Silivri’yi yine MHP alır. Yani asla sonuç değişmez. Bazı CHP’liler diyor ki “Selami Değirmenci DSP’den aday olmasaydı bakın biz alıyorduk”. Bana göre Selami Değirmenci ve DSP olmasaydı da o insanlar zaten Özcan Işıklar’a oy vermeyecekti. Çünkü o insanlar “hiçbir hizmet yapmayan adama niye oy verelim” diye düşünüyordu. Ve çok da doğru düşünüyorlardı. Eğer ki DSP ve Selami Değirmenci aday olmasaydı o insanlar ya MHP’ye oy verecekti ya da sandığa gitmeyecekti. Silivri küçük sayılabilecek bir yer. Herkes az çok birbirini tanıyor. Ben birçoğuyla konuştum. Bu insanlar da hepimizin olduğu gibi benim de arkadaşım, eşim, dostum… CHP burada yanlış hesap yapıyor ve DSP’yi suçlamaya çalışıyor. Eğer ki DSP olmasaydı belki de MHP daha büyük bir fark atacaktı. AK Partili bir aday olsaydı belki bazıları sandığa gitmeyecekti ama MHP’li aday olduğu için rahatlıkla gidip oylarını vereceklerdi.

Silivri’de Özcan Bey’le Volkan Bey arasında üç defa seçim olsun üçünü de kesinlikle yine Volkan Bey kazanır.

CEM GÜNER'İN SORULARI VE SALİM ÇAVDAR'IN CEVAPLARI:

Yetgin Çavdar’ı ofisinde ziyaret ettiğimizde oğlu Silivri Belediye Meclis Üyesi Salim Çavdar’ı da sorduk. Kendisi sağ olsun bizi kırmadı ve sorularımızı cevapladı.

Siyasete ilgi duyduğunuzu biliyordum. Ancak belediye meclis üyesi adayı olma fikri nasıl gelişti?

Benim belediye meclis üyeliği ile ilgili herhangi bir düşüncem veya başvurum olmadı. Zaten hali hazırda yürüttüğüm bir vakıf görevim var. Türkiye Gençlik Vakfı’nın (TÜGVA) Silivri ilçe temsilcisi olarak görevime devam ediyorum. Meclis üyeliği konusunda da çevremdeki insanlar ve arkadaşlarım soruyordu; ancak ben de böyle bir düşüncem olmadığını hep söyledim. Sonrasında listeler hazırlanırken partiden (AK Parti) böyle bir teklif geldi. Bizim yetiştiğimiz ekolde görev istenmez verilir mantığı var. Dolayısıyla verilen görevi kabul ettim.

AK Parti kökenli MHP Grubu olarak; belediye başkanı Volkan Yılmaz ile uyumlu bir çalışma sistemi yakalayabildiniz mi?

Belediye başkanımızın Silivri ile ilgili olarak aldığı veya alacağı kararlarda siyasi kaygı ile hareket ederek geri adım atabilecek biri olduğunu düşünmüyorum. Silivri’nin menfaatleri neyi gerektiriyorsa onları yapabilecek yapıda biri olduğunu düşünüyorum. AK Parti olarak bizim zaten bir tarzımız, 17 yıllık iktidar tecrübesi ve bilgi birikimimiz var. Belediye başkanımızla da uyumlu başladık ve uyumlu ilerleyeceğimizi düşünüyorum.

Zaten bu süreci sadece Silivri olarak da ele almak çok da doğru değil. Cumhur İttifakı genel bir kavram. Türkiye geneli olarak değerlendirmek lazım. 7 Ağustos Yenikapı Mitingi ile başlayıp günümüze kadar gelen bir süreç var. Bu süreçte şimdiye kadar Cumhur İttifakını zedeleyecek herhangi bir olay yaşanmadı. Yaşanacağını da düşünmüyorum. Gayet uyumlu bir şekilde ilerlediğimizi görüyorum. Zaten yola çıkılırken bir vatan, bir millet ve bir ezan sevgisinden ve sevdasından bahsedildi. Bu değerler etrafında birleşen bir yapının kolay kolay problem yaşayacağını ben düşünmüyorum.

Volkan Yılmaz’ın seçimden sonra AK Parti’den uzaklaştığı şeklindeki değerlendirmeler hakkında ne düşünüyorsunuz?

Bu tarz spekülasyonların olması çok normal. Muhaliflerin bunu istemesi de çok normal. Volkan Yılmaz’ın başarılı olmasını istemeyen kişiler tabi ki bunları söyleyebilir ama bizim de bunlarla harcayacak çok fazla vaktimiz yok. Ne belediye başkanımızın ne de meclis üyesi olarak bizlerin bu tarz konularla kafamızı meşgul etmek gibi bir niyetimiz yok. Biz Silivri ile ilgili ne gibi projeler üretebiliriz, vatandaşı derdini nasıl daha hızlı çözümleyebiliriz, Silivri’nin; örneğin otopark gibi, gibi trafik gibi kangren olmuş problemlerini, özellikle köylerdeki insanlarımızın istihdam problemlerini nokta atışlarıyla en hızlı bir şekilde nasıl çözebiliriz biz daha çok bunlara odaklanmış vaziyetteyiz.

Çok teşekkür ediyorum ve başarılar diliyorum.

Ben teşekkür ediyorum…

Röportaj: Cem Güner

Editör: TE Bilişim