Cumhuriyet Halk Partisi Silivri İlçe Başkanı Mümin Tuğlu, partisinin ilçe binasında düzenlediği basın toplantısında AKP iktidarı hakkında genel ve yerel eleştirilerde bulundu.

Tuğlu'nun yaptığı konuşa özetle şu şekilde:

Biliyorsunuz AKP milli bayramları da yok etmek, değiştirmek ve kutlamamak gibi bir çaba içerisinde. 19 Mayıs'ta aynı şeyi yaşadık biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak.  Yine Büyük Önder Atamız'a gittik ve saygımızı sunduk. 30 Ağustos'ta yine aynı olayla karşı karşıya kaldık. Devletin,  Hükümet'in kutlamasının yanı sıra biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak gittik gene çelengimizi koyduk. Ata'ya olan bağlılığımızı gösterdik. 9 Eylül'de CHP'nin 89. kuruluş yıl dönümüydü. Arkadaşlarımızla ilk genel başkanımız olan büyük kurtarıcımız Ata'ya çelengimizi koyduk ve 9 Eylül'ü bir daha gündeme getirdik. Çünkü CHP'ye her zaman ihtiyaç vardır her zamanda ihtiyaç olacaktır.  Bu da ortada görülmektedir. Her ne kadar toplumdaki veya kamuoyundaki oyu yüzde 26'larda, 29'larda ve 25'lerde olsa bile etkinliği her zaman için varlığı her zaman için devletin varlığı olarak sürdürecektir diye düşünüyorum.

BÜTÜN KOMŞU ÜLKELERLE DÜŞMAN OLDUK

Şu anda gelinen genel durumu hepimiz takip ediyoruz, hepimiz biliyoruz ama 10 yıl önce iktidara gelen AKP o zaman dedi ki "bütün komşularımızla sıfır sorun yaratacağız, hiçbir sorun olmayacak komşularımızla geçinmek çok önemlidir". Bu iddia ile geldi.  Günümüzde bakıyoruz ki komşularımızla artık birbirimiz boğazlar duruma geldik.  Hele de kardeşim dediğim ve birlikte yat gezisine çıktığı Suriye Devlet Başkanı ile denizlerde sarmaş dolaş olduğu Suriye Devlet Başkanı ile tam bir düşmanca tavır içerisinde.  Bunun bu tavrın Hükümet'ten ve Sayın  Başbakan'dan kaynaklanmadığı da ortada.

HER GÜN ŞEHİT VERİYORUZ

Şimdi gün geçmiyor ki sabah haberlerini açtığımızda "acaba kaç şehit verdik bugün nerede patlama oldu, bugün nereye saldırı oldu" gibi her sabah şehit haberleri ile uyanıyoruz.  Askerler zaten komutanlar hepsi Silivri'de zorunlu ikamette.  Bu durum karşısında asker de bu terör belası ile ne yapacak nasıl başa çıkacak? Çünkü terörle uğraşan terörle mücadele eden komutanlar hepsi soruşturma geçiriyor şu anda.  Mevcut olan komutanlar da tekrar terörün üzerine gidip de "soruşturma geçirmeyim Silivri'de Ergenekoncu diye tutulmayım" gibi bir kaygı taşımaktalar.  Bizim gördüğümüzde bu şekilde. İşte dün yine artık İstanbul'a da uzandı. Sultangazi'de bir polis karakoluna saldırı oldu. Orda da bir şehidimiz yaralılarımız var. Afyon'daki patlama tam bir yürekler acısı ve ne olduğunda belli değil. Sayın Genel Başkanımız bununla ilgili olarak "burada sabotaj vardır" dedi. . Bunun üzerine gitmeleri gerekiyor.  Doğrusu ne ise Hükümet'in bu tip olaylarda halkını aydınlatması gerekiyor. Halktan hiçbir şey gizlenmemesi saklanmaması gerekiyor.

EĞİTİM SİSTEMİ BİR İNATLAŞMANIN ÜRÜNÜDÜR

Değerli arkadaşlarım biliyorsunuz Pazartesi günü yeni bir eğitim sistemi ile karşılaştık. Bunu 2 ay öncesinde biz komisyondaki üyemiz olan milletvekilimiz Sayın Recep Güven ile de tartışmıştık. Nasıldır,  ne değildir, ne getirecektir ama hiçbir çözüm bulunmadığı gibi Sayın Başbakan'ın tabiri ile ucube bir eğitim sistemi ile karşı karşıyayız. Pazartesi arkadaşlarımız hepimiz bir yerlerde milli eğitimin çalışmaları nedir okullardaki durum nedir gittik gözlemledik. Haberleri izledik,  gazeteleri okuduk ve sizin gözlemlerinizi takip ettik. Gördük ki hakikaten yeni eğitim sistemi inatlaşmanın ürünü olarak ortaya çıkmış bir eğitim sistemidir.

BELEDİYE BALKANIMIZ'A SALDIRARAK ADAY KONUMUNA GEÇMEK İSTİYOR

Ben tabi bu arada AKP İlçe Başkanı'nın dünkü basın toplantısı ile ilgili bazı konulara da değinmeden geçemeyeceğim. Bir defa yerel seçimlerinde adı kondu; 27 Ekim 2013 tarihinde yapılacak. Şu anda Silivri'de politika yapıyoruz. Elbette ki AKP içinde de yerel seçimde kim aday olacak gibi bir takım isimler ortada dolaşıyor. Sizler irdeliyorsunuz, yine sizler yorumlar yapıyorsunuz bazı isimlerden bahsediliyor. Şimdi elbette ki ilçe başkanı olarak ta bu arkadaşımız bu arada adaylık konusunda yol almak adaylık konusunda rol kapmak öne geçmek gibi bir durumda karşı kaşıya bulunduğu görev sebebiyle o hakkın da kendinde olduğunu düşünüyor.  Bunun için de ne yapacak nasıl bunu belirleyecek nasıl gündeme getirecek işte bu şekilde Belediye Başkanımız'a saldırarak, Belediye Başkanımız'a tabiri caizse hakaret ederek gündeme getirme tavrı içinde olduğunu görüyorum.  Bir defa Belediye Meclisi'nde olan konuları hepimiz orada yeterince duyduk gördük.  Gazetelerde de çarşaf çarşaf gündeme geldi bu konular. Bir kültürevinin yapılması kültür merkezinin yapılması olayı yeni bir olay değil ki. Daha 6 7 yıl önce AKP' nin döneminde belediye seçimlerinde gündeme gelen konu o dönemde adı konularak sözleşme yapılarak Öztekler firmasına böyle bir kültür merkezinin yapılması için sözleşmenin olduğu hat ta daha sonra 3 adet sözleşmenin olduğu duruma göre iktidarda kendileri olursa başka sözleşme kendileri olmazsa başka sözleşme şeklinde 3 tane sözleşmenin olduğunu ortaya çıktığını görüyoruz . Daha sonra yine bağış yoluyla Mehmet Balcı denilen bir şahsa bu kültür merkezinin yaptırılması gündeme geliyor.  Bu konu zaten temcit pilavı gibi çiğnendi , çiğnendi ve gündeme oturdu. Ve gündemde de açıklık getirildi konuya. Meclis'te de gündeme getirildi,  Belediye Başkanımız da gündeme getirdi ve defalarca anlatıldı. Dendi ki; "arkadaş, böyle bir sözleşme yapıldı".  Ama adam da diyor ki "böyle bir söz verdim ama şimdi yapmıyorum". Sonuçta yapmadığı ortada söylediği ortada olayın da adli makamlara intikal ettiği ortada. Şimdi adliye makamlarına intikal etmiş gereken yapılmış olarak bir konuda her gün her gün temcit pilavı yapar gibi aba altından sopa göstererek de buradan olur diyen meclis üyelerimizin de bir nevi aklı sıra korkutarak baskı altına alarak konuyu saptırmak istedikleri ortada. Nitekim orada da Sayın Başkan aynı şeyi söylemişti;  "hepiniz mahkeme koridorlarına gidersiniz" diye. Bunun somut örneği var; kendileri gitmediler daha önce kendilerin yapmışlardı kendi dönemlerinde olmuştu. Ve Sayın Belediye Başkanımız Özcan Bey de bunu adli makamlarda taşımıştı. Ancak karşılığında da herhangi bir sonuç alınamadı ve takipsizlik kararı verildi. Bu ortada iken de bunu aba altından sopa gösterip de gündeme getirmenin bir anlamı yok.

İSKİ BİNASI ÇÜRÜK DİŞ GİBİ

Yine sıkıntı olan bir başka konu otopark ve İSKİ binasının olayı. İSKİ binası çürük diş gibi orada kaldı. Ve ısrarlar da bunu yapmamakta taşınmamaktan ısrar ediyorlar. Bunu yapmıyorlar ve amaç belli. Amaç,  ak oradaki otopark yapımını engellemek. Daha sonra da güya ve vatandaşa karşı "gördünüz değil mi otoparkı da yapamadılar, Boğulca Deresi'ni de yapamadılar" anlayışını sergilemek. Yani milleti kör ve aptal zannediyorlar.  Sanki millet aptal, millet kör, bunun neden olduğunu kimin tarafından yapılmadığını kimse bilmiyor. Sanki biz bunu insanlara anlatmayacağız. Bu anlayış içinde görüyorlar ama biz gene hem belediye hem ilçe olarak belli bir terbiye ölçüsü içinde bunu ancak bu şekilde dile getiriyoruz.

KİMLERİN KÜRT TEMSİLCİSİ OLDUĞU ORTADA

Benim genel olarak söyleyeceğim bu bir konuyu daha ilave etmek istiyorum. Yine AKP İlçe Başkanı, Sayın Genel  Başkanımız ile ilgili söylediği diyor ki “Kürt temsilcimisi” diyor. BDP’nin yanına koyarak Genel Başkanımız'ı, "Kürtler'in temsilcisi olarak zikrediyor. Hayır, CHP’de Genel Başkanımız ile biz Kürtler'in temsilcisi değiliz. Biz ana muhalefet partisiyiz.  Kürtler'in temsilcisinin kim olduğu da  Oslo'ya kimin gönderildiği ortada.  Biz Oslo'ya kimseyi göndermedik. PKK ile görüşme yapmak üzere Oslo'ya CHP'den kimsede gitmedi.  Kimin gittiği ortada.  Kimin gönderdiği de ortada. Onları, Kürtler'i kimin temsil ettiği, ne yapmak istediği ortada. Sadece Genel Başkanımız çağdaş uygar bir ülkede "...ben ana muhalefet partisiyim, ben insanların halkın vatandaşlarımın rahatı huzuru için her şeyi söylemek noktasındayım., dile getirmek noktasındayım..." gibi bir ifade içerisinde...

BAŞBAKAN OKUMA BİLMEYEN ÇOCUKLARA MEKTUP YAZMIŞ

Pazartesi günü okullar açıldı.  Okullara gelen bütün sıraları öğrencilerin önüne Sayın Başbakan'ın fotoğrafı ile beraber bir de altında mektup yazmış. Peki Sayın Başbakan bu mektupları kime yazmış? Okula yeni başlayan 5 yaşındaki çocuklara...  Sayın Başbakan mektup yazmış; bu çocuklar analarından doğdukları zaman Türkçeyi biliyorlardı okumayı da biliyorlardı ve Sayın Başbakan'ın da mektubu önlerinde...  Bu mektupları alacak ve okuyacaklar, iyi bir öğrenci iyi bir insan yetişecekler . Amaç orada belli.  Hâlbuki bizim bildiğimiz hep oralardaki masalarda Büyük Önder Atatürk’ün resmi olurdu ve Atatürk'ün  Gençliğe Hitabesi olurdu.  Ama  amaç da ortada ve Başbakan'ın resmi de ortada. Yine eğitim ile ilgili belediyemiz geçen sene yapmış olduğu çalışmayı bu yıl da yerine getirerek okula yeni başlayan çocuklarımıza çantalarını hem içi dolu olarak hem de ücretsiz olarak verdi.  Okula ilk başlayanlar bu çanta ile başladılar. Kırtasiye malzemeleri tamamıyla dolu olarak verildi bu çantalar. Ve biz de tüm olumsuzluğuna rağmen tüm bu ucube eğitim sistemine rağmen gene de çocuklarımıza başarılar diliyoruz ve ailelerine de sabır diliyoruz.

 

 

 

Editör: TE Bilişim