Türkiye’de adalet özellikle son yıllarda çok fazla yara aldı.

İnsanlar, hukuka karşı güvenlerini yitirdi.

Ancak ben yine de tamamen umutsuz olunmaması gerektiği düşüncesindeyim.

Şimdi size Silivri Adliyesi’nde yaşadığım bir olayı anlatacağım.

Bundan yaklaşık iki yıl kadar önce dönemin Silivri Cumhuriyet Savcılarından Cihan Sağlam’ın katibi olduğunu söyleyen bir hanımefendi beni arayarak ifademin alınması için adliyeye davet etmişti.

Randevu verilen saatte adliyeye gittim ve basın suçlarına bakmakla görevli olan Cihan Sağlam’ın odasına girdim.

Cihan Bey, o tarihte belediye başkanı olan Özcan Işıklar’ın imzalamış olduğu bir şikayet dilekçesini uzattı.

Dilekçeyi okudum; Işıklar, kendisine hakaret içerikli bir elektronik postanın ulaştığını ve bu iletiyi benim gönderdiğimi iddia ediyordu.

Çok şaşırmıştım…

İfademi verdim ve adliyeden ayrıldım.

İfademde; Özcan Işıklar’ı ağır derecede eleştiren haber ve makaleler yazdığımı, ancak kendisine herhangi bir şekilde elektronik posta göndermediğimi söyledim.

Gerçekten de kendisine elektronik posta falan göndermemiştim...

Birkaç ay sonra elime ulaşan bir tebligattan aynı savcının, benim hakkımda “Işıklar'a elektronik posta göndermek suretiyle hakaret ettiğim” gerekçesiyle iddianame düzenleyerek dava açtığını öğrendim.

Ancak savcı Cihan Bey’in hazırlamış olduğu iddianamede bir gariplik vardı.

Türk Ceza Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre “hakaret” suçlarında şikâyet süresi 6 aydır. Olaydan 6 ay geçtikten sonra sükût-u hak oluşur; yani şikâyet hakkı ortadan kalkar.

Özcan Işıklar, iddia ettiği elektronik postanın gönderim tarihinden 6 ay geçtikten sonra şikâyet dilekçesi vermişti.

Ancak Cumhuriyet Savcısı Cihan Sağlam ise hazırladığı iddianamede; şikâyet dilekçesinin veriliş tarihini suç tarihi gibi göstermiş ve normal şartlarda açılmaması gereken bir davayı açmıştı.

Davaya bakan Silivri 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına çıkarak savunmamı yaptım ve gerekli açıklamalarda bulundum.

Cumhuriyet Savcısı Cihan Sağlam hakkında da kısa bir araştırma yaptım. Ve Işıklar ile zaman zaman bir araya gelerek yemek yediklerini, başka bir takım dosyaları da Işıklar lehine manipüle ettiği iddiaları doğrultusunda Hakimler Savcılar Kurulu’na (HSK) şikâyet edildiğini öğrendim.

Özcan Işıklar ile birlikte yemiş oldukları bir yemeğin fotoğrafını ele geçirdim.

Ben de bir şikayet dilekçesi hazırlayarak HSK’ye gönderdim.

Önceki gün, işte bu davanın karar duruşması vardı.

Konuyla ilgili olarak sunmuş olduğumuz belgeleri inceleyen hakim; davanın zaman aşımından dolayı düşürülmesine karar verdi.

Haklı çıkmıştım…

Cumhuriyet Savcısı Cihan Sağlam’a gelince…

Şikâyetim üzerine HSK 1. Dairesi tarafından Sağlam hakkında inceleme başlatıldı.

Türkiye’de adaletin çok fazla yara aldığını biliyorum.

Ama lütfen ümidinizi tamamen yitirmeyin.

Gün geliyor ve haklı olduğunuz ortaya çıkıyor…

Tıpkı benim ortaya çıktığı gibi…