Sevgili Silivrililer,

Bundan birkaç ay önce yazmış olduğum bir yazımda; Hürhaber’in kağıt üzerindeki sahibi olan Sevginar Sali’nin “Özcan Işıklar’ın avukatı” gibi hareket ettiğinden bahsetmiştim.

Avukatlar nasıl ki mahkeme salonlarında “müvekkilim haklıdır” diyorsa; Sevginar Müdüranım da Işıklar'ın adının geçtiği polemiklerde; Işıklar’ın haklı olduğu algısını oluşturmayı hedefleyen yazılar yazıyordu.

Ancak son iki gündür karşılaştığım bir örnek, Müdüranım hakkındaki “Işıklar’ın avukatı” benzetmemin artık hafif kalmaya başladığını gösterdi.

Müdüranım’ı bundan sonra “Işıklar’ın koruma polisi” sıfatıyla anmamın daha doğru bir benzetme olacağını düşünmeye başladım.

Niçin böyle bir benzetmeyi uygun gördüğüme gelince...
 

Bilenler bilir; İran’da ve Suudi Arabistan'da din polisleri vardır...

Sokaklarda İslam’a aykırı bir durum gördüklerinde hemen müdahale eder.

Örneğin Cuma saatinde namaza gitmeyen bir erkek gördükleri zaman ellerinde sopayla camiye yönlendirir.

İşte Hürhaber’in yöneticisi Sevginar Müdüranım da Işıklar’ı eleştirenleri adeta tenkit bombardımanına tutarak “hizzâya sokmaya" çalışıyor.

Aynı İran ve Suudi Arabistan’daki din polisi gibi...

Müdüranım da Işıklar’ın siyasi menfaatlerinin koruma polisi gibi davranıyor...

Din polisi nasıl ki İslami kuralların dışına çıkılmaması için sopasını kullanıyorsa; Sevginar Müdüranım da Işıklar’ın siyasi menfaatlerinin dışına çıkılmaması için elindeki kalemini ve gazetesini kullanıyor.

Şimdi de bu konuyla ilgili somut olayımızı anlatalım.
 

Hatırlarsanız geçtiğimiz günlerde Silivri’deki Alevi cemaati yöneticileri ile Özcan Işıklar’ın arasının gergin olduğundan bahsettim.

Dahası konu ile ilgili somut örnekler verdim...

Özcan Işıklar, böyle bir gerginliğinin adının konularak medyada yer almasından son derecede rahatsız oldu.

Son yedi yıldır böyle durumlarda hemen devreye Hürhaber sokulur ve Işıklar’ı rahatsız eden bilgilerin ortalıkta dolaşması engellenmeye, dahası söz konusu bilgiler yalanlanmaya çalışılır.

Hürhaber’in görevi, Silivri’deki siyasi atmosferin Özcan Işıklar’ın menfaatlerine göre düzenlenmesine yardımcı olmaktır.

Yani bir çeşit algı yönetimidir...
 

Evet efendim, konuya geliyoruz,

Daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi Silivri’de iki ayrı Alevi örgütlenmesi var.

Bunlardan birisi Alevi Kültür Dernekleri Silivri Şubesi...

Diğeri de Hacı Bektaşi Veli Anadolu Kültür Vakfı Silivri Şubesi...

Özcan Işıklar, her iki kuruluşun yöneticileriyle de problem yaşıyor.
 
Geçtiğimiz haftalarda Hacı Bektaşi Veli Anadolu Kültür Vakfı Silivri Şubesi’nin genel kurulu yapıldı.

Işıklar’ın karşı listeyi desteklemesine ve bu konudaki bütün uğraşlarına rağmen şube başkanlığına Abdullah Kaya seçildi.

Işıklar, seçimin hemen arkasından Hacı Bektaşi Veli Anadolu Kültür Vakfı Genel Başkanı Ercan Geçmez’i telefonla arıyor ve oyla seçilen Kaya’nın görevlendirilmesinin yapılmamasını istiyor.

Hatta bir adım daha ileriye gidiyor ve Kaya’nın görevlendirilmesi durumunda Silivri Cemevi’nin inşaatı için destek olmayacağını ima ediyor.

Silivri’ye gelen Geçmez de bu durumu ilçedeki vakıf yöneticilerine iletiyor.

Ben bu konuyu yazı konusu yapınca da “Işıklar’ın koruma polisi” tanımlamasını yaptığım Sevginar Müdüranım devreye giriyor ve vakıf yöneticilerini eleştiren yazılar kaleme alarak üzerlerinde baskı kurmaya başlıyor.
 

Geçtiğimiz Pazar günü Hacı Bektaşi Veli Anadolu Kültür Vakfı Silivri Şubesi tarafından kahvaltılı bir basın toplantısı düzenlendi.

Bu toplantıya davet üzerine ben de katıldım.

Işıklar’ın koruma polisi” tanımlamasını yaptığım Sevginar Müdüranım da katıldı...

Bu toplantıda Abdullah Kaya ve vakfın ilçe yöneticilerine “Özcan Işıklar’ın, Genel Başkan Ercan Geçmez’e telefon ederek sizin görevlendirmenizin yapılmamasını istediği ve aksi takdirde cemevinin yapımı için destek vermeyeceği imasında bulunduğu iddiasının doğru olup olmadığını” sordum.

Şimdi lütfen bu sahneyi gözünüzde canlandırmaya çalışın...

Abdullah Kaya ve yönetim kurulu üyeleri bu sorum üzerine iddiayı kesin bir dille reddetmediler. Sadece “Genel Başkan bize böyle bir şey söylemedi” şeklinde kinayeli bir cevap verildi.

Ancak bu cevabı verirken; gerek ses tonları, gerek mimikleri, gerekse hemen arkasından “biz kavgadan değil barıştan yanayız, biz insanların hatalarını affetmekten yanayız, bizim kimseye bir kinimiz ve husumetimiz yok” şeklinde cümlelerin üzerine bastıra bastıra konuşmak suretiyle açık açık “siyasi ortam gereği basın önünde bunu inkar etmek zorundayız, ancak ne yazık ki Işıklar böyle bir davranışta bulundu” mesajını verdiler.

Vakıf yöneticileri yine sözlerinin devamında; “bize ilgi ve alaka gösteren herkese teşekkür ediyoruz, kimseye karşı bir kızgınlığımız yok, biz herkesle iyi ilişkiler kurmak istiyoruz, Özcan Işıklar’a da teşekkür ediyoruz” şeklinde gözlerimizin içine bakarak kinayeli bir şekilde konuşmaya devam etti. 

Yani ortam buram buram “mecburen böyle konuşuyoruz çünkü Belediye Başkanı bize çok baskı yapıyor” kokuyordu...

Tabi mecburen de olsa ağızdan çıkan kelimeler bu şekilde olunca Işıklar’ın menfaatlerini korumakla görevli olan Sevginar Müdüranım hemen Hürhaber’de “Vakıf yöneticileri Özcan Işıklar’a şimdiye kadar yapmış olduğu katkılardan dolayı teşekkür ettiiiiiiiiii” diyerek konuyu dezenforme eden bir haber yayımladı.

Bununla da kalmadı...

Perde arkasında "Işıklar’ın siyasi menfaatlerini koruma polisi" olarak vazife gören Sevginar Müdüranım, yine Hürhaber’de dün yayımlanan köşesinde Hacı Bektaşi Veli Anadolu Kültür Vakfı’nın basın toplantısına değinerek “Yönetim kendine yakışanı yaptı” başlığı altında şu cümleleri kullandı:

"...Hacı Bektaşi veli Anadolu Kültür Vakfı Silivri Şube Başkanlığına seçilen Abdullah Kaya ve yönetim kurulu üyeleri dün bir basın toplantısı düzenledi. Bir süredir kamuoyunda şişirilen art niyetli spekülasyonlara son noktayı Alevi kültürüne yakışan bir üslupla koydular diye düşünüyorum. Cemevi hassasiyetlerini paylaşan, yer ve imkan sunan bir belediye başkanına saygısızlık, nankörlük etmeleri düşünülemezdi. Böyle bir yaklaşım için olsalar tüm niyetleri baştan sona sorgulanırdı..."


Sevgili Okuyucularım,

Kullanılan tabire bakar mısınız...

Işıklar’ı eleştirmek; “belediye başkanına SAYGISIZLIK ve NANKÖRLÜK etmekmiş...

Tehdite bakar mısınız;

Vakıf yöneticileri eğer ki Işıklar'ı eleştirmeye devam ederlerse; TÜM NİYETLERİ BAŞTAN SONA SORGULANIRMIŞ...

Şimdi ben bu durumda Sevginar Müdüranım için “eskiden Işıklar’ın avukatı diyordum ancak bu tabir yetmemeye başladı. Artık kendisine -Işıklar’ın koruma polisi- diyeceğim” yorumunu yapmakta haksız mıyım?

Yani Sevginar Müdüranım, bu yazıda ne yapmak istediğini o kadar belli ediyor ki; hani bir insanın kafasına silah dayayarak gerçekte var olan bir şeyi “aman aman tamam olmadı” dedirtirsiniz ya; hemen arkasından da yarı tehditvari bir şekilde “aferin, ben de senden böyle bir konuşma bekliyordum” diye mafyavari bir üslûpla konuşursunuz...

Sevginar Müdüranım’ın da Alevi Vakfı yöneticilerine karşı kalemini adeta silah gibi kullanarak neredeyse böyle bir davranışta bulunmuş oldu...

Pes....

Özcan Işıklar’ın, gizli sahibi olduğu gazetesi Hürhaber aracılığıyla sivil toplum kuruluşlarına da baskı yapıp hizaya sokmaya çalıştığına tanık olduk ya...

Pes...


Hatırlarsanız, geçtiğimiz Mart ayında AK Parti Silivri İlçe Başkanı Rıfat Kutlu’ya da Hürhaber tarafından buna benzer bir tavır takınılmıştı.

Kutlu genelde sessiz bir ilçe başkanı olarak bilinir.

Özcan Işıklar’ı da kolay kolay eleştirmez...

Hatta bu tavrı kendi partisi içerisinde de eleştiri konusu yapılır.

Mart ayında Özcan Işıklar ile ilgili birkaç kere üstüste eleştiri beyanatları veren Kutlu’ya hemen bir köşe yazısı yazan Sevginar Müdüranım, AK Parti Silivri İlçe Başkanı’nın “centilmenliği bozduğunu” iddia ederek aklı sıra ayar vermeye kalkmıştı.


Sevgili Silivrililer,

Özcan Işıklar ve Hürhaber adeta bir siyasi şebeke olmaya başladı.

Özcan Işıklar çok despotlaştı...

Kendisini eleştiren gazetecilere sosyal medya üzerinden hakaretler ediyor...

Kendisini eleştiren sivil toplum kuruluları ima yoluyla hizmet vermemekle tehdit ediyor...

Kendi siyasi menfaatlerine göre hareket etmeyen muhtarlara bağırıp çağırıyor.

Belediyede kadın dövüyor...

Makamında vatandaş dövüyor...

Herkes dikkat etsin; Işıklar yavaş yavaş ali kıran baş kesen bir kimliğe doğru kayıyor...