Kısa adı SİAD olan Silivri Sanayici ve İş Adamları Derneği yönetimini yaklaşık 2 yıl önce Silivri’nin en itibarlı sivil toplum örgütlerinden biri olarak teslim alıp bugünkü gibi dedikodu odağı haline getirdiniz ya size helal olsun…

Sevgili Okuyucularım,

1978 yılında, dönemin en saygın işadamları Yusuf Sarıbekir, rahmetli Necip Sarıbekir, Kemal Aydınlıyurt, Enver Özvarnalı, Ahmet Hamoğlu, yine rahmetli Kadir Baran ve Mesut Söylet tarafından kurulan Silivri Sanayiciler Birliği, 1994 yılında Silivri SİAD adını alarak kurumsallaştı.

SİAD, 2013 yazına kadar Silivri’nin en saygın sivil toplum örgütlerinden birisi olarak iş dünyası ile siyaset, bürokrasi ve kamuoyu arasında köprü olabilmeyi başardı.

Ancak, 2013 yılı Temmuz ayında dernek başkanı Kadir Baran’ın ani vefatı ve yukarıda isimlerini saydığım duayenlerin de dernekten ellerini çekmeleriyle birlikte SİAD’ın saygınlığı da yavaş yavaş azalmaya başladı.

Bugün itibarıyla iş dünyasına baktığımız zaman; dedikodu pazarının tam ortasına düşmüş bir topluluk görüyorsunuz.

Karşıdan baktığınızda; ilk olarak kendi aralarında bölünmüşlük ve gruplaşmalar göze çarpıyor.

Haftada bir gazetecilere telefon ederek birbirlerini şikâyet ediyorlar.

Din sömürüsü yapan cemaatlere karışıp selamünaleykümlü-aleykümselamlı whatsapp grupları kuranlar bir tarafta, diğer işadamları tarafından “Çapkınlar Grubu” olarak isimlendirilen hovarda işadamları başka bir tarafta, Rotaryenler Grubu diğer tarafta, bunların hiçbirine katılmayarak karşıdan bakıp “vah vah ne hallere düştük” diye dizlerini döven grup da başka bir tarafta…

Dernek içerisinde belli bir yaşa gelmiş olan iş kadınları, sosyete günleri düzenleyerek erkek işadamlarının dedikodusunu yapıyor.

Diğer tarafta erkekler de özellikle dernek içerisindeki yukarıda belirttiğim karşıt grupların dedikodusunu yapıyor, gazetecilere telefon ederek onları şikayet ediyorlar…

Bu dedikoduların en çirkini ise; bazı fabrika sahiplerinin, yanlarında çalışan genç kızları kredi kartı tuzağına düşürmeye çalışmaları…

İddiaya göre; bu fabrika sahipleri, yanlarında çalışan bazı genç kadınlara kredi kartları veriyor. Önce kadınları harcama yapmaları için serbest bırakıyor. Harcama yapıp ödeyemeyenleri ise konutlar bölgesinde kiralamış oldukları garsoniyere davet ediyor.

Tövbe estağfurullah...

İnanın bana dedikodusu bile mide bulandırıcı…